Geçen yılkinde blinq tomurcuğu gibi mikro filizlerle gözlerimizin kamaştığını hatırlıyorum.
Konya-Karaman'ın Divle obruk peyniriyle aklımızı kaçırdığımızı... Kalabalıktan biraz boğulduğumuzu, yüzlerce ilginç stant arasında kaybolduğumuzu... Pek çok konuşmayı bir ucundan yakalayıp, onlarca lokma tattığımızı...
Sirha'dan bahsediyorum.
Otel, restoran ve yiyecek içecek sektörünün İstanbul'daki uluslararası buluşmasından.
Fransız orijinli bir fuar Sirha.
Lyon'da iki yılda bir yapılıyor.
Sektörün markalarını, kuruluşlarını, profesyonellerini bir araya getirmekle kalmıyor, dünyanın en önemli aşçılık yarışması Bocuse d'Or'un dahil olduğu muhtelif kültürel aktivitelere de alan sağlıyor.
Bizde 2013'ten beri her yıl yapılmakta. Bu defaki dördüncü, tam da bu hafta... Perşembe, cuma, cumartesi günleri yani 24-26 Kasım'da İstanbul Kongre Merkezi'nde. 450 civarında katılımcı var, baş dönmesi garanti yani.
En yeni malzemeler, teknikler, sektöre taze girenler... Son trendler, parlak isimler, kayıtlı ve kıymetli ürünler... Her adım bir keşif ve de tadım...
Aşçılık olimpiyatları diye de bilinen Bocuse d'Or'da bu yıl bir ilk var: Adaylar Anadolu Lezzet Envanteri ürünleriyle hazırlanacak yarışmaya. Kültür mirasımızdan gelecek nesiller mahrum kalmasın diye kayıt altına alınan o 'biricik' değerlerle... Boğatepe gravyeriyle, Kavılca buğdağıyla, Kastamonu pastırmasıyla, Taşköprü sarmısağıyla...
Kaybolma tehlikesi altındayken koruma altına alınan ve değer kazanan bu coğrafi işaretli ürünlerin daha yaygın biçimde kullanılması ve dünyaya açılması için bu... Mutfak Dostları Derneği de Metro Toptancı Market de çalışıyor.
Haftaya gördükten sonra devam etmek üzere burada noktalayalım Sirha faslını. Son bir not: Birkaç yıldır neredeyse fenomen olan Peru mutfağının da yeri ayrı bu yılki fuarda; hazır fırsat bu fırsat, dağarcık ceviche ile kinoanın ötesine taşınabilir!
Hafızada yer etmenin sırrı: Hikaye
Kendi ne kadar iyi bilse de, ders anlatırken sıkıntıdan patlatan hocalar vardır. Detaylarda kaybolup, katıldığı paneli, konferansı, programı adeta sabote eden uzmanlar...
Kimse onlara söylemiyor mu?
Esas olan hikâye... Günün sonunda akılda kalan, bir hikâye... O rakamlarla, ayrıntılarla ilgilenen yok aslında; işin telvesi, tortusu, varsa eğer, hikâyeniz. Hafızada yer eden, sadece o. Bu da hedef kitle olarak gastronomi profesyonellerini gören bir organizasyon esasında... Ama bilgililer kadar ilgililere de kucak açıyor ve bir miktar bileti Biletix üzerinden vatandaşa da sunuyor.
10 Aralık'ta gerçekleşecek olan Gastromasa, uluslararası bir gastronomi konferansı. Bu yılki teması Hikâye ve kendi hikâyesini anlatmak üzere gezegen çapında saygın isimler katılıyor. Konferans, İstanbul açısından da önemli bir organizasyon...
Kolay değil yatırımcısından yazarına dünyanın dört bir yanından mutfak mühimlerini, Michelin sahiplerini buluşturmak, kaynaştırmak...
Kimler geliyor? İki star soyadıyla başlayalım: Geçen yıl The World's 50 Best Restaurants tarafından En İyi Pasta Şefi seçilen Albert Adria...
Dünyanın parmakla gösterilen kadın şeflerinden, babasının kızı Elena Arzak...
Ünlü restoranlardan Nerua'nın şefi Josean Alija... Brezilya'nın önde gelen etçilerinden Andre Lima de Luca... İtalyan zinciri Carluccio's'un kurucusu eski kurt Antonio Carluccio... Bizden çıkıp dünya sahnesinde iz bırakanlarımız: Serkan Güzelçoban, Ali Gündoğmuş...
Bangkok'tan Avustralya'ya Fatih Tutak, Somer Sivrioğlu... Ve lezzet âleminin daha bir dolu yıldız ismi...
Kendi hikâyesini anlatacak.
Gastromasa'da dünyanın en iyi mutfakları ve incelikleri, son trendler ve ritüeller, daha pek çok şey yatırılacak masaya. Ama en nihayetinde en ilgi çeken, en akılda yer eden, anekdot babında eşe-dosta satılan, anlatılan hikâyeler olacak.