27 OCAK SALI
En tazesi olsun, yormadan gelsin!
İstanbul Tasarım Bienali'nde yer alan yemeğin geleceğine dair işlerden geçtiğimiz aylarda bahsetmiştik. Sadece su eklenmesini gerektiren o lezzet hapları, çok kolaylaştıracak belki hayatı ama kökten de değiştirecek yeme içme alışkanlıklarını. Bu kadarına hazır mıyız? Doğrusu, hayır. Ama şu kadarına hazırız: En tazesini, sağlıklısını, güvenilirini bulmak için iş çıkışı yorgun argın pazar-market koşuşturmak yerine, internetten sipariş verip gece 22:00'ye kadarki esnek teslimat saatlerinin keyfini sürmek. Tazedirekt, tam da buna imkân veriyor. Üstünüzden yük alıyor. En körpe mutfak malzemelerini, günlük olarak kendi çiftliklerinden ya da güvendikleri çiftçi ve üreticilerden seçip, stoklamadan, rafta bekletmeden, bayatlatmadan, kendi soğuk zincir araçları ve elemanlarıyla doğrudan size teslim ediyor. Tazedirekt, Hasan Aslanoba'nın, eşinin kasaba telefonla et siparişi vermesiyle aklına düşen bir fikir. Aslanoba, en popüler su markalarından Erikli'yi var eden isim. Onu sattıktan sonra bir yandan gıda sektöründe başka bir başarı hikâyesinin peşine düşüyor, bir yandan da teknolojiyle haşır neşir oluyor. Bursa'da Bostandere Çiftliği adını verdiği organik tarım arazisiyle ve sebze meyveyle başlıyor işe. Derken Mustafakemalpaşa'daki Boğazköy Çiftliği'ni kurup küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştirmeye koyuluyor. Et konusuna özel önem veriyor; üstün besi ırkı, GDO'suz arpa, kendi işleme ve paketleme tesisleri... Sonra sıra bu doğal hayatı, tam da onu arayan şehirlilerle buluşturmaya geliyor: İşte teknolojinin nimetleri... Ve ortaya, tüm aracıları aradan kaldıran, malları en taze haliyle çiftlikten dosdoğru mutfağa transfer eden Tazedirekt.com çıkıyor. Hasan Aslanoba'yla Lokanta Armut'ta bir araya geldik. Küçükarmutlu'da çok hoş bir yeni lokanta burası. Ufacık bir yer, menüsü de kısacık. Ama şefi ve sahibi Burak Zafer Sırmaçekici mutfakta harikalar yaratıyor. Bize Tazedirekt'in malzemeleriyle menü oluşturmuştu. Damağımızdaki hazzın ne kadarı onun mahareti, ne kadarı malzemenin kalitesinden, yüzdesini ölçmek zor ama kabaca şöyle bir sonuca varabiliriz: Şahane ekşi maya ekmek, şefe yazılır. Herkesi mest eden balkabağı çorbası da... Ama ızgara armutlu ve rokforlu körpe ıspanak salatasının çıtırlığı, çiftliğin hanesine puan kazandırır. Sosa bulanmayıp sadece ızgara edilmiş kuzu pirzolayla dana antrikotun ta içeriden gelen lezzeti ve pamukluğu da...
28 OCAK ÇARŞAMBA
Moda'da tantuni siftahı
Sokak lezzetlerini seven biri, 40 küsur yaşına tantuni tatmadan gelir mi? Oluyor bazen! Tantuni, Mersin kökenli bir tür dürüm; Türkmenlerden geldiği düşünülüyor. Yapılışına şahitlik etmiş olabilirsiniz, minicik doğranmış etler kızgın saçta maalesef bol yağla çevriliyor. Domates, biber ve çeşitli baharatlar eklenerek dürüm ya da ekmek arası oluyor. Siftah yapan birinin kıyaslama şansı yok; sadece bu ilk ve son tecrübe üstüne konuşulabilir. Moda Caddesi'ndeki Beyaz Dürüm'ün biftek tantunisi: İyi hatırlanıyor, ilk fırsatta tekrar dedirtiyor, hatta terennüm ettiriyor: "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler..."
29 OCAK PERŞEMBE
Fındık gerdi, ceviz gevşetti!
Fındık uçmuş durumda: Kilosunu 10 liradan 17 liraya çıkarmak suretiyle. Evet, Ordu'da sezon başında 10 liradan giden kabuklu fındığın kilosu küt diye 17 liraya yükseldi ve bir rekor bu. Ordu Ticaret ve Sanayi Odası'ndan, düşük fındık rekoltesi nedeniyle fiyatların arttığına dair açıklama geldi. Fındık gerdi özetle. Ama buna karşılık ceviz, gevşetip hakkından gelebilir o gerginliğin. Böyle bir marifeti varmış meğer. Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, "Aile içi şiddet ve strese karşı düzenli olarak ceviz tüketilmesinde fayda var" demiş. Cevizdeki omega 3 yağ asitleri, strese birebirmiş. İki türküyü analım yeri gelmişken: BİR: "Yine yeşillendi fındık dalları / Acep ne olacak yarin halleri?" (Ordu) İKİ: "Cevizin yaprağı dal arasında / Güzeli severler bağ arasında" (Afyon) Faydalı yaklaşımı sebebiyle cevize torpil geçip Nazım Hikmet'le bağlayalım: "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda / Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz / Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında / Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda / Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl / Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril..."
30 OCAK CUMA
Suşiciden sumi-e kursu
Sumi-e de nesi? Bir suşi yapma tekniği mi? Hayır, resim sanatı. Özel bir mürekkeple yapılan Japon resim sanatı. Mürekkebin ilk elde ediliş yönteminden hareketle 'kömür resmi' anlamına geliyor, sadeliği ve zarafetiyle tanınıyor. Peki suşiyle ne alakası var? Şöyle: Nişantaşı'ndaki SushiCo, Sumi-e resim atölyeleri düzenlemekte. 2 Şubat'tan 30 Mart'a kadar. Japon kültürünü merak edenler için ilginç bir deneyim olabilir.