Fotoğraf üstadı olduğunu kanıtlayan Alp Alper isimli arkadaşım önceki gün Atina'daydı. THY'de uzun yıllar çalışan Alp'in en büyük merakı fotoğraf çekmek. Ama öyle böyle fotoğraflar değil sözünü ettiğim. Fotoğrafları illa gökyüzünden çekme merakı var. 2000-2005 yılları arasında Türkiye'yi boydan boya havadan çekmeyi başaran Alp, 10 bin fotoğraftan 20'sini Atina'ya getirerek sergiledi. Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Kerim Uras'ın katıldığı ve Kültür Ataşesi Aslı Aksungur'un organize ettiği sergi, Atina'nın en büyük yayınevi İanos'ta açıldı. Atina'nın ünlü fotoğrafçılarının, yazarlarının, gazeteci ve entelektüellerinin katıldığı sergi büyüleyici ve eşine rastlanması zor görüntülerle doluydu. İstanbul'un, İzmir'in, Dalyan'ın, Van'ın, Pamukkale'nin, Tuz Gölü'nün, Kapadokya'nın ve daha birçok bölgenin havadan çekilmiş fotoğraflarına bakmak, incelemek bambaşka bir duygu uyandırıyordu. Sergiyi gezenler arasında Türkiye'nin bu yörelerini bilenler ve görenler de vardı tabii... Ama görüp gezdikleri bu yerleri havadan yani kuşbakışı hiç görmemişlerdi. Alp'in fotoğrafları Yunan halk ses sanatçısı Kostas Hacis'in şarkısındaki sözler gibiydi "Uçaktan aşağıya baktığında, dünyamız bir resim tablosu gibi. Evler, saraylar, köşkler birer kibrit kutusu, insanlar karınca gibi görünür. Onun için hayatın acılarını pek ciddiye alma..." Alp'in bu fotoğrafları çekmesi, şarkının sözlerini yazmak kadar kolay olmadı... Hırs, para, inat, kazaları göze almak ve en önemlisi sponsorları ikna etme yeteneği gibi çok zor işlerin üstesinden gelmesi gerekiyordu. Helikopterin sarsıntıları arasında ya da uçuş izni koparabilmek için bin dereden su getirilen sıcak hava balonlarında çekildi fotoğraflar. Alp, bu zor şartlar altında ve yılın her mevsiminde "yukarıdan" çektiği ve "en iyilerini" ayıkladığı yaklaşık 10 bin fotoğrafın her biri için 400, hatta 500 kez deklanşöre basmış. Kuşbakışı Türkiye projesi çalışmaları süresince bazen uçak, bazen balon kazaları geçiren; bacağını kıran, belinden yaralanan Alp'in, serginin açılış törenindeki konuşmasını, Atina'da görevliyken kısa sürede öğrendiği Yunanca yapması da hırs, inat, merak ve yeteneğinin yalnız fotoğrafçılıkla sınırlı olmadığını gösterdi. Alp şu sıralar Afrika ve Hindistan üzerinden uçarak benzeri bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyor. Aynı anda Türkiye ile Yunanistan'ın arasındaki muhteşem Ege denizinin üzerinde uçmayı ve deklanşöre basmayı hayal ediyor.