Zaman zaman kafayı bir şeye takarım.
Son günlerde ekmeğe merak saldım. YouTube'tan beş-altı video izledim. Sonra da evde ekmek yaptım.
Fena olmadı. Tereyağı sürüp kıtır kıtır yedik.
Kabuğu şahaneydi ama içi biraz tıkız oldu. Bunu geliştirmem gerek, dedim.
Ne yapmalı? Kitaplara bakmalı.
Bir tane buldum. Adına bakarsanız evde ekmek yapmayı anlatıyordu.
Açtım ki karşıma "Kabaklı, mürdüm erikli kahvaltı ekmeği" veya "Lor peynirli ıspanaklı pay" tarifleri çıktı. (Belli ki çeviri.) Yahu düz, basit, un, maya, su ve tuzla yapılan normal ekmek yok mu?
İnanmayacaksınız ama yoktu!
Başka bir kitap buldum. Pek şık bir görüntüsü vardı. Baktım o da çok farklı değil. Düz ekmek yine yoktu. İlla Fransız bagetiyle başlayacak, ardından üzümlü ekmeğe geçeceksin. Hadi yazar düşünmedi; editör niye para alıyor?
Ekmeğin kültür ve tarihiyle ilgili gayet iyi iki kitap var: Artun Ünsal'ın yazdığı Nimet Geldi Ekine ve Emine Gürsoy Naskali'nin derlediği Ekmek Kitabı.
Ancak basitten başlayıp giderek zorlaşan, neyin ne olduğunu adım adım anlatan, şöyle derli toplu bir ekmek tarifleri kitabı bulamadım. (Bilen varsa söylesin.) Türkler nedense bilgi birikimlerini yeni kuşaklara yazarak geçiren bir millet değil. En sevdikleri masa oyunu olan tavla hakkında kitap bulmazsınız.
Ekmekle beslenirler, ekmeğin kitabını yazmazlar.
Allah'tan YouTube çıktı da, gündelik hayatın bilgisi kayda geçmeye başladı. Tabii o da savruk bir şekilde...
Ne de olsa YouTube yazıyı değil, sözü besliyor.