Dün, devlet bünyesindeki hastanelerin, nitelikli doktorlarını özellere kaybetmesine değindim. Kalanlar ne durumda? İşte bunun örneği...
50 yaşını aşmış bir tanıdığım var. Üç yıl önce ürolojik bir sorun yaşamış. Şişme, ağrı filan. Doktor ilaç vermiş, "Tekrarlarsa, gel ameliyat edelim" demiş.
Tekrarlayınca Dr. Mehmet muayene ediyor, tahliller istiyor, "Büyük ihtimalle ameliyat ederiz" diyor.
Bizimki istenenleri yaptırıp randevu alıyor. Ancak Dr. Mehmet izinli; yerine bakan Dr. Ahmet tahlillere bakıp "Ameliyata gerek yok" diyor.
Hasta itiraz ediyor: "Aman doktor, etme eyleme...
Ağrı çok fazla. Zaten Dr. Mehmet de ameliyat edecekti." Bunun üzerine Dr. Ahmet ne dese beğenirsiniz? "Madem ısrar ediyorsun, git özele, ol ameliyatını..." Dar gelirli tanıdığımın özele mözele yatması mümkün değil. Bastırıyor. Yakınıyor. Sızlanıyor.
Ve şimdi sıkı durun: İnsafa gelen Dr. Ahmet, ne diyor biliyor musunuz? "Tamam, tamam, indir pantolonunu da bir bakayım." Bunu duyunca, "Ne diyorsun sen..." diye bağırdım, "O ana kadar muayene etmemiş miydi?" "Yok, etmemişti" dedi bizimki. Cep telefonuna yüklenmiş ultrason görüntüsünü gösterdi: Bir hortum düşünün... Hortumun orta kısmında, portakal büyüklüğünde bir yumru oluşmuş...
Burada çok ciddi bir sorun olduğu apaçık değil mi? Doktor değilim, ben bile anlıyorum: Belli ki müdahale gerekiyor.
Neyse, Dr. Ahmet şişi görür görmez, "Hemen ameliyat" diyor. Sonuç: Bizim tanıdık mart ortasında ameliyat olacak.
Şu doktorun haline bakın: Ciddi yakınmaları olan hastayı muayene etmediği yetmiyormuş gibi, tahlilleri ve ultrasonu okumakta da yetersiz.
Paran varsa, özel sağlık sigortasını ödeyecek kadar kazanıyorsan ne ala... Tedavi olup yaşama şansın var. Yoksa Allah acısın!