Hıncal'ım da olmasa benim tiyatroya gideceğim yok. Yani gidiyorum da kırk yılda bir. Nedense hep bir "Ya sıkılırsam" korkusu kemiriyor içimi, sanki hayatımda hiç sıkılmıyormuşum, her an eğleniyormuşum gibi.
Neyse, geçen hafta Sevgililer Günü'nde tek başıma evde olduğumu görünce "Hadi gel seni Haluk Bilginer'in tiyatrosuna götüreyim" dedi Hıncalım. Atladık, Moda'daki Oyun Atölyesi'ne gittik.
Oyunumuz Sam Shepard'ın 'Aşk Delisi'ydi. Haluk Bilginer çevirmiş, Pınar Çağlar Gençtürk ve Berk Hakman başrolleri kapmış, Barış Dinçel sahne tasarımını, Kemal Yiğitcan ışık tasarımını, Çağrı Beklen müzikleri yapmış.
Valla ben oyunla ilgili pek bi'şey yazmak istemiyorum. En beğendiğim yanı Barış Dinçel'in sahne tasarımı oldu. Tek perde olduğuna duacı çıktım yani. Başroldeki genç oyuncular oyunu sırtlayamamışlardı. Sonradan Hıncal "Haluk Bilginer böyle bir yanlış yapmaz" diye düşünüp araştırmış, 'Aşk Delisi' yurtdışında onlarca ödül almış, yıllarca sahnelenmiş, bizde sanırım yanlış kadroya kurban gitmiş. Neyse, benim yazmak istediğim başka. Tiyatronun en iyi koltuğu hangisiymiş, biliyor musunuz?
Beşinci sıra!
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nü de yapmış sanatçı Cüneyt Gökçer söylemiş Hıncal'a; "Aman! Sen sen ol sakın en öne oturma, birinci sıra en kötü sıradır. Beşinci sıranın orta köşesi ise rejisör koltuğudur. Sen beşinci sıradan şaşma".
Aklınızda olsun.