"Canımın içi" (seyyar içlik gibiyiz anasını satayım)...
"Canım arkadaşım" (canımsız arkadaş olunmuyor artık)...
"Can dostum" (en eski ben tanırım onu, dağılın)...
"Çok severim onu ben" (Allah utandırmasın bacım)...
"Bambaşkadır o, bitanedir o" (yazacak cümle bulamadı, tıkandı zaar)...
"Adamsın' (herkes adam maşallah, peki bu hıyarlar kimin arkadaşı?)...
"Adamın dibi' (bi çeşit kazandibi herhalde),
Artık devamını siz getirin canımın içleriiii.
Bilmem farkında mısınız, bilmem bu XL sevgicikler sizi de rahatsız ediyor mu ama sosyal medya paylaşımlarında fotoğraf altı notları candan, ciğerden, kıymetlilerden, tatlılardan, kankalardan geçilmiyor.
Hayır yani, birbirimizi deli gibi seviyorduk, sevgi böcükleriydik, kimse kimse için gram kötülük düşünmüyordu, herkes herkesin acı zamanında anında yanında bitiyordu da benim mi haberim yoktu?
Sorsan bakalım o bonkör kalplere, biricik kankalarının doğum tarihlerini, annesinin adını, en sevdiği yemeği falan biliyorlar mı?
Yüzde doksan dokuzu bilmiyor elbet. Bilmek istenen tek şey toplanacak 'like' sayısı. Yalanın babaannesi dönüyor yani, ilk fırsatta o canının içlerinin içini oymazlarsa bana da Ayşe demesinler (ne desinler acaba? Durun biraz düşüneyim).
Aşkın içini itinayla boşalttık, her bakışmaya, sevişmeye 'aşk' dedik şimdi de arkadaşlığı, dostluğu çatır çutur harcamaya başladık.
Harcatmam kardeşim. Bari hayatımızda bir iki şey gerçek kalsın.
İşte bu vesileyle 'ciğerci arkadaşlara' demek istiyorum ki; Eğer her fotoğraf çektirdiğiniz sizin 'canınız', 'bambaşkanız', 'vazgeçilmeziniz' ise Allah rızası için beni sevmeyin olur mu?