1- Instagram ve snapchat başta olmak üzere sosyal medya. İş öyle çığırından çıktı ki aklını korumak isteyen, sosyal medyadan kaçmaya başladı. Hay bin selfie, hay bin ayak, hay bin öpücük be.
2- Akıllı telefonlara bağımlılık. Telefonsuz tuvalete bile gidemeyen, şarjı yüzde kırkın altına düşünce tansiyonu düşen insanlar topluluğuna dönüşmemiz.
3- Yarışma programlarının iddialar içindeki, özgüven patlaması yaşayan çıldırmış yarışmacıları.
4- Tuğçe Kazaz, Nihat Doğan ve Niran Ünsal üçlüsü.
5- Magazin dünyasında sonu gelmeyen aldatmalar, boşanmalar, ayrılıklar fırtınası ve bizim sanki başka derdimiz yokmuş gibi onlara kafayı takmamız. Bkz: Bade İşçil- Tarkan Süalp, Kaan Tangöze, Seçkin Piriler ve Kıvılcım Ural üçgeni, taze anne Nefise Karatay'ın Cicişler sınavını vermesi.
6- Sanki Kolombiya'da doğduk anasını satayım, bir kahve çılgınlığıdır aldı yürüdü. İstanbul'da Nişantaşı, Bebek, Karaköy, Moda, Taksim başta olmak üzere neredeyse her köşe başına bir kahveci açıldı. Ama bu kahveciler bildiğiniz Mehmet Efendi stili değil, üçüncü nesil üçüncüüü. Araştıracaksınız, öğreneceksiniz, ona göre içeceksiniz.
7- Sosyal medya astrologları. Vallahi bütün yıl hiçbirinin ağzından şöyle güzel bir söz duymadık. Hep kötü kehanetler, hep milleti diken üstünde tutmalar. Merkür geri gider, o ilerlerken Mars kare açı yapar, kare açı biter iki gezegen çakışır. Bıktık be.
8- Ve tabii ki sağlıklı yaşam. Chia tohumu hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Ananaslar, taze bademler ve tabii ki badem sütü. Dört bir yanımızdan sağlık fışkırıyor maşallah. Kilo almak hiç bu yılki kadar eleştiri toplamamıştı yani. Bu çerçevede yılın en yükselen değeri de koşu gruplarına katılıp, ormanlara gitmek, maratonlarda koşmaktı.
9- Hizmet kalitesi, uygun fiyatları ve magazin basınından uzak tatil sunmasıyla Yunan Adaları. Oraların da suyunu çıkarttık mı? E herhalde canım.
10- Her alanda tedirginlik, endişe, bilinmezlik, flaş flaşlarla dolu bir yıl geçirmemizden sebep; "Ne olacak şimdi?" sorusu.