Bu yazı takıntılı, değişikliğe açık olduğunu iddia edip esasen alışkanlıklarını terk etmekten ödü patlayan kişiler için yazılmıştır. Bkz: ben.
Diyorum ki hani bahar geldi, bahçelere kiraz geldi gelecek, kuşlar cikcik, günler geçmekte, yaş ilerlemekte mesela artık her konuda başka seçeneklerimiz olduğunu görsek, hatta ezberimizi bozsak da onlara yönelsek.
Alın size en basit örnek; yıllardır aynı parfümü kullanmakla övünen kişi, iyi halt ediyorsun güzel kardeşim. Yüzlerce harika kokudan mahrum kalıyorsun. Her sabah aynı yerde, aynı kahvaltıyı eden kişi başka güzel lezzetleri, ortamları, yüzleri es geçiyorsun.
Tüm mutsuzluğuna rağmen aynı ilişkiye yapışan kişi, kusura bakma ama sen de delinin önde gidenisin. Kendine nasıl büyük bir haksızlık yapıyorsun.
Hep yürü yürü olur mu, biraz da koşmak lazım. Hep aynı müzik dinlenir mi, biraz da başka sesler duymak lazım. Hep aynı yere tatile gidilir mi, başka denizlerde yüzmek, başka güneşlere doğmak lazım. Başka resimlere bakmak, başka insanlarla konuşmak, başka sokaklarda dolaşmak, başka şakalara gülmek, bilmediğimiz yönlerimizi keşfetmek lazım.
Her şey aynıyken, biz aynılıkta ısrarcıyken başka bir hayatı istemek, düşlemek, ona özenmek ne kadar akıllıca sizce?