"Kızım sen ancak yabancı bir erkekle mutlu olabilirsin"...
Bu tavsiyeyi kaç kere duydum hatırlamıyorum.
Ne yapayım yani kendimi Edirne'den dışarı atıp kapı kapı dolanıp Roberto, David, Andreas demeden çocuğumun babasını mı arayayım?
Ya da en iyisi Saffet Emre Tonguç'a söyleyeyim de erguvan turlarının arasına bir de biz kızlara 'İstanbul'daki yabancı erkekler nerelerde yaşar, ne yer, ne içer turu' sıkıştırsın da nereye bakacağımızı bilelim, sevabına yani.
Ayrıca benim saçma sapan, Türkçeyi evire çevire yaptığım şakalarımı nasıl anlayacak elinoğlu?
Sezen şarkılarını dinlerken ruh halimdeki dalgalanmaları da çözemez, beni kesin manyak zanneder.
Yazılarımı da okuyamaz (gerçi bu ilişkimiz için süper olabilir) Yani yerlilerde çok başarılıydık da yabancılarda 'ilişki saçmalığımızın' içinden çıkacağız öyle mi? E iyi bari.
Tabii ben de arada sırada diyelim oyuncu Gonca Vuslateri gibi "Yetti bu dar bakışlı, kıskanç Türk erkekleri çocuğumu Avrupalı, modern bir erkekten yapacağım" tipinde çıkışlar yapıyorum hatta bu ara tam o kafadayım ama nasıl olacak bu iş bilemiyorum. Evrene mesajı yolladım bekliyorum.
Peki biz şehirli, modern, çalışan, güçlü ve hatta ünlü kadınlar neden yabancı sevgili, koca, çocuğumuza baba arıyoruz?
En 'dünya insanı, modern kafalı' görünen Türk erkeği bile önünde sonunda "Benim kadınım bilmemne yapamaz" tadında cümleler kurduğu için.
Türk erkeği yerli yersiz kıskançlıkta bir dünya markası olduğu için. Kimsenin malı olmadığımızı idrak edemedikleri için.
Bizi görünüşümüzle, giyim tarzımızla, işimizle, arkadaşlarımızla beğenen adamlar, işler ciddileşince bütün bunlardan nefret eden adamlar haline dönüştükleri ve bizi de dönüştürmeye çalıştıkları için.
Türk erkeklerinin çoğunun cinsel açlığı bitip tükenmediği, gözleri fıldır fıldır döndüğü için. "Aldatmayan erkek erkek değildir" kafası erkeklerimize itinayla aşılandığı için.
Yıl 2015 gelmişiz 35 yaşımıza hâlâ erkeklerimiz bize ne giyip, ne giyemeyeceğimizi öğretme iddiasında olduğu için.
Yurdum erkeklerinin çoğunun özgüven ve bunu takiben karşısındakine güven sorunu olduğu için.
Onların dünyasında dans etmenin, şarkı söylemenin, kahkahalarla gülmenin, sokaklarda gezmenin, yeni şeyler öğrenmenin, yeni âlemler keşfetmenin, yaratıcılığın peşinde koşmanın 'kötü kızların işi' olduğuna inanıldığı için.