İşte asıl sorulardan biri de bu. Diyelim iki yol var. Birinde mutluluk ve gerçekten olmak istediğin sen, diğerinde alıştığın düzen ve oturduğun koltuk.
Huzursuzsun ama orada, tatsızsın, her gün soruyorsun kendine "Eee? Bu kadar çırpınıyorum niye?" İçin de boşalıyor gitgide. Beslenemiyorsun yaşadığın ortamda. Kurudun yani, kurusun.
Hangisini seçerdin? Mutluluğu mu? Yalan.
Çünkü vazgeçemiyor insan, asılıyor halatlarla bildiğine, öğrendiğine, ezberine.
Yapmayı en iyi beceremediğimiz şey ne sizce?
Bırakmak tabii ki. Bırakmıyoruz kaybetmenin korkusundan.
Koltuktan düşersek ne yaparız ki biz? Neyiz ki biz adımızın önünde tanımlar, şirketler, mirketler olmasa?
'Kötü koca hiç kocadan iyidir evladım sus sesini çıkartma' kafası.
Yüzü asık, eksik ve sinirli insanlar ordusu sonrası.
Güçsüz insanın güce sevdası. Yapacak bi'şey yok.