Bazı sorular bazı zamanlarda sorulmaz. O zaman soru sorun olur çünkü.
Ve biraz da haksızlık olur, ağızlarda tatsızlık.
GÜNAYDIN'ın yazarlarından arkadaşımız Mevlüt Tezel dünkü köşe yazısında dört aylık bebeğini kaybeden Esra Erol'u yazmış.
Açıkça diyor ki Mevlüt; "Esra Erol hamileliğine gereken özeni göstermedi.
Her gün canlı yayına çıkmak stres demektir.
Kadınlar hamilelikte kilo almamayı ve çalışmayı marifet sanıyorlar ama işte böyle bebeklerini tehlikeye atıyorlar."
Ben de açıkça diyorum ki; olmadı Mevlüt!
Çünkü senin de belirttiğin gibi Esra'nın bebeğini neden kaybettiğini bilmiyorsun.
Çünkü Esra'nın doktor kontrolünde olduğunu ve yapılması gereken tüm kontrollerin yerine getirildiğini eğer bir tehlike varsa hiçbir annenin bebeğinin canını tehlikeye atmayacağını göz ardı ediyorsun.
Çünkü yeni bebeğini kaybetmiş bir anneye yanlış zamanda yanlış soruyu soruyorsun.
Çünkü modern kadının hamilelikle imtihanının sorumlusunu Esra Erol ilan edemeyiz.
Ve hamilelik bir hastalık değil. Eğer özel bir durum söz konusu değilse kadınlar hamilelikleri boyunca çalışabilirler, hayata karışabilirler, sevişebilirler... vesaire. Son olarak da hamilelikte kilo almak marifet değil. Hatta kilo kontrolü hamilelikte annenin ve bebeğin sağlığı için çok önemli.
Yazını şaşkınlıkla okudum ve üzüldüm. Ortada hamilelik ve modern kadın tartışması dönecekse o ayrı ama Esra'ya ayıp ettin sevgili kardeşim. Bir özeleştiri seni bekler gibime geliyor.