Dünya çok zor bir krizin eşiğinde... Dünyan en büyük ikinci buğday üreticisi Hindistan ihracatı durdurdu. Bizim Hindistan'dan buğday ithalatımız yok; ancak dünyayı olumsuz etkileyecek bir tablo var karşımızda. Çünkü Rusya- Ukrayna Savaşı ile birlikte dünyanın B planı Hindistan'dı. Buğday fiyatında günlük %5'lik, yılbaşından bu yana %60'lık yükseliş var.
Bu elbette bugünün meselesi değil. Çin yönetimi 5- 6 ay önce vatandaşlarına gıda stoklama çağrısında bulunmuştu. Rusya hatta ondan önce Brezilya ve Arjantin, "Önce benim ihtiyacım karşılanacak, fazlası varsa satarım" demişti. Tam da bu ortamda ABD'de marketler un satışına kilogram sınırı getirdi. Bu noktada G7'nin uyarısı da dikkat çekici: "Yakın zamanın en şiddetli gıda krizi ile karşı karşıyayız."
Bu tablo serbest ticaretten uzaklaşmaya doğru itiyor ülkeleri. Devletçi politikalar devreye giriyor. Korumacılık bu dönemin en önemli kavramı olacak. Pandemi bunu başlatmıştı; savaş, üzerine tuz biber ekecek.
Bir başka mücadele ise Afrika'nın verimli topraklarında sürüyor. Dünyanın dev ülkeleri ekim alanları için savaş-ı yor Şu anda Çin'in Ukrayna büyüklüğünde arazisi olduğunu biliyoruz. Çin kalabalık nüfusu nedeniyle bu işe herkesten önce uyanmış görünüyor. Ancak nüfus tek başına Çin'in sorunu değil. 2050 projeksiyonlarına baktığınızda Avrupa dışında nüfus kaybı beklenen bir kıta yok. Tam tersi başta Afrika olmak üzere dünya nüfusunun giderek artacağını görüyoruz. Bu hızla artan nüfusu haplarla besleyemezsiniz dolayısıyla alternatif üretmek zorundasınız.
Bizde durum nasıl? Türkiye verimli topraklara sahip olduğu için şanslı ama karşımızda öyle bir tablo var ki küresel ısınma bugün verimli saydığımız topraklardan yarın aynı ürünü elde etmemizi engelleyebilir. Tarımda büyük sübvansiyonlar var, neredeyse bedavaya yakın toprak ve ekim desteği veriyor devlet. Ancak görünen en önemli sorun insan kaynağı... Nüfusun büyük bir çoğunluğu kırsaldan kente kaydı. Gençler, tarlalarını ekmek yerine şehirde maaşlı herhangi bir işte çalışmayı tercih ediyorlar. Tarım öylesine stratejik bir hale gelmek üzere ki kişilerin ya da tarla sahiplerinin inisiyatifinden çıkarılmalı. Belki benimki radikal bir öneri olacak ama devlet, bir profesyonel ordu mantığıyla tarımsal üretim için de maaşlı bir tarım ordusu kurmayı düşünebilir.
Çünkü tarım da bir beka sorunu haline gelmek üzere. İnsanların sağlığının korunması, nesillerin devamı, sağlıklı bir yapıda ilerleyebilmek için gıda en önemli silahımız olacak çünkü.
***
"DÜNYAYI İNŞA EDİYORUZ"
Türk müteahhitler tüm bu enflasyon pandemisine ve finansman sıkıntılarına rağmen, Türkiye'nin diplomasi trafiğinin de olumlu etkisiyle dünyayı inşa etmeye devam ediyor. Özellikle Suudi Arabistan ve BAE'nin 1,9 trilyon dolarlık yatırım kararı, sıkıntıların aşılması ve teminat mektubu sorunun çözülmesiyle Türk müteahhitlere 50 milyar dolarlık bir kapıyı aralayabilir. Geçtiğimiz günlerde A Para'da Ekonomi Masası'nda ağırladığımız Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, halihazırda Rusya'da 20 milyar dolar, Ukrayna'da ise 3 milyar dolar tutarındaki inşaat projelerinin devam ettiğini söyledi. Hiçbir şantiyede kaybın olmadığını, Türk müteahhitlerin Ukrayna'nın yeniden imarında da etkin rol üstleneceğini vurguladı. Eren, "Rus birlikleri Kiev'den çekilir çekilmez, Ukrayna yönetimi orada harap olmuş bazı köprülerin hızla projelendirilip yapılmasını istedi" dedi. Eren, BAE ile olumlu ilişkilerin 3. ülkelerde ortak inşaat projelerine kapı araladığını söyledi. BAE finansmanı sağlayarak, Türkiye'nin Afrika'daki deneyimleriyle Sudan ve Somali gibi ülkelerde yatırım için işbirliği yapmak istiyor. Bir başka fırsat vadeden ülke ise Suudi Arabistan... Eren, ülkedeki altyapı projelerinin potansiyeline dikkat çekti. "Planlanmış 700 milyar dolarlık projeleri var" dedi.