Bugün itibariyle artık kimsenin seçim bahanesi kalmadı. Ekonomiye daha fazla odaklanacağız. Son haftalarda gelen ekonomik veriler yılın ikinci yarısının ilk yarısından daha olumlu geçeceğinin işaretlerini veriyor. Açıklanacak yeni yapısal adımlar da daha iyi günlere daha hızlı geçmemize katkı sağlayacak.
Bu hafta piyasaların yakından izlediği bir kritik eşiğin daha aşıldığını, önemli bir zirvenin daha sonucunu görme şansımız olacak. Belki de en tarihi G20 zirvelerinden birine şahit olacağız. Liderler masada dünyanın sorunlarını çözebilme başarısını elde edebilecekler mi? Yoksa çözümsüzlükle dünyayı içinden çıkılmaz bir gerginliğe mahkûm mu edecekler? Kritik sorumuz bu olacak.
28-29 Haziran'da Japonya'daki zirvede Trump- Şi, Erdoğan- Trump, Trump- Putin, Putin-Şi ikili görüşmelerinin yapılacak olması bile zirveden beklentinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. S-400 meselesinden Akdeniz'e, Suriye'den ticari ilişkilere Türkiye kabarık bir dosyayla zirveden önemli sonuçlarla dönmeyi planlıyor. Gerilim bekleyenlerin aksine Erdoğan- Trump görüşmesinden ilişkilerin daha iyi bir noktaya ilerlemesi mesajlarının çıkmasını bekliyorum. Ankara'da ABD ile ticaret hacminin 75 milyar dolara çıkarılması yolunda önemli çalışmalar yapılıyor. Ayrıca Erdoğan Japonya'dan Çin'e geçerek önemli bir ziyaret daha gerçekleştirecek. Erdoğan- Şi zirvesinde de ticaret hacminin 50 milyar dolara çıkarılması üzerinde durulacak. Küresel ekonomide resesyon çanları çalarken, bu görüşmeler kritik önemde.
G20'de ABD ile İran gerilimi de liderlerin masasında olacak. Ve tabii ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları bir barışa dönüşür mü? Ateşkes ilan edilir mi? Göreceğiz.
Dünyada ve yurt içinde kritik eşikler atlatılırken artık özel sektör için de daha çok çalışma vakti. Alakalı alakasız her sektörün her işi "seçimlerden sonra" diyerek erteleme lüksü de bitmiştir. Buyrun çalışmaya... Sadece hükümetten istemekle de olmaz. Türkiye ekonomisinin beklentileri yüksek.