Alman siyasetçilerinin, Türkiye'yi ekonomik ilişkiler anlamında tehdit eden son günlerdeki söylemlerine şaşırıyor musunuz?
Doğrusu ben şaşırmıyorum.
Hiçbir bağlayıcılığı olmasa da Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını talep eden kararı, Avrupalı siyasetçilerin gözlerine nasıl bir perde indiğini gösteriyordu.
Türkiye'den AB ülkelerine kaçan FETÖ üyeleri kastedilerek, sığınma izni veren ülkelere teşekkür edilmesi açıkça nasıl bir algı oyununa muhatap olduklarının işaretiydi.
Şimdi Alman bakanlar "soruşturma, yaptırım" gibi kelimeleri içeren mesajlarıyla Türkiye'ye son beş yılda 9 milyar dolarlık yatırım yapan Alman şirketlerini ürkütmeyi amaçlıyor.
Peki bu siyasetçiler kulaklarına üflenenler yerine, Türkiye ile iş yapan Alman şirketlerini dinleseler nasıl bir tabloyla karşılaşacaklar biliyor musunuz?
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin Türk İhraç Ürünleri Algı Araştırması tabloyu ortaya koyuyor.
Türkiye genel algısının da değerlendirildiği araştırmaya göre ülke imajının en yüksek olduğu ülkeler İspanya, Almanya ve Hindistan olarak dikkat çekiyor.
Almanya ülke raporunu inceledim.
Araştırma yüz yüze, sektörler bazında kanaat önderi, sektör lideri kuruluşların yetkilileri, devlet yetkilisi kişiler ve yurtdışı ürünlerinin satın alımından sorumlu müdürlerle yapılmış. Türkiye tüm sektörlerde ticari işbirliği yanında global pazarlarda rekabetçi, cazip iş imkanlarına sahip ve kültürel olarak da ilgi duyulan bir ülke olarak öne çıkıyor.
Türkiye'nin imajını olumlu bulanların oranı yüzde 84. Yüzde 55'i Türkiye'nin gelecekte dünya ekonomisinde öneminin artacağını söylüyor.
Yüzde 59'u cazip iş ve ticaret imkanlarının bulunduğunu vurguluyor. Yüzde 66'sı Türkiye'nin ticari alanda itibarı yüksek bir ülke olduğunu dile getiriyor. Bu şirketlerin yüzde 60'ı "Türk ürünlerinin eksikliğini hissederim" diyor. Bu rakamların içine kararsızlar dahil edilmiş değil.
Galiba Alman siyasetçilerin yatırımcılar adına konuşurken biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Ne de olsa seçimleri yakın.