Avrupa'nın, ABD'nin bütün havaalanlarında elleri tetikte ağır silahlarla dolaşan askerler cirit atıyor.
Yanlarından geçerken yüksek sesle besmele çekseniz hayati tehlikeniz var yani.
Türkiye'de onlardan çok daha sıkı önlem alınır.
Elinizi kolunuzu sallayarak içeri giremezsiniz.
Bütün elektronik eşyalarınız açılır, metal eşyalar kontrol edilir.
Buna rağmen bu yolcuyu bunaltan ve korkutucu havaya rastlamazsınız.
Öyle ki Atatürk Havalimanı saldırısının hemen ardından İstanbul'a gelen yabancılar, izlerin bile bir günde kaldırıldığını gördüğünde çok şaşırmışlardı.
Türkiye havada dikkat çekici bir şekilde yükseliyor. Bugün dünyanın pek çok havalimanını Türk müteahhitler yapıyor.
THY dünyanın en gözde havayolu şirketlerinden...
İstanbul havacılık açısından çok değerli. Çünkü 3-4 saatlik uçuş mesafesinde 50'den fazla ülke bulunuyor. Türk hava sahasından 17 saniyede bir uçak geçiyor. 3.
Havalimanının Avrupa medyasında bu kadar kıskanç saldırıya uğraması boşuna değil.
Yani ortada ayakları yere basan bir neden yokken ABD ve İngiltere'nin getirdiği kabin yasağının ticari bir karar olduğu aşikâr. Ancak bunun sadece THY'ye ya da havacılık sektörüne yönelik bir karar olmadığı da açık. Bu İstanbul ve Türkiye markasına yönelik bir saldırıdır.
Türkiye son 15 yılda siyasi ve ekonomik özgüveniyle pek çok alanda iddiasını ortaya koydu. İçeride zihinsel olarak bu büyümeye ayak uyduramayanlar olsa da rakipleri bunu açıkça görüyor.
Bunca yıl darbelerle, siyasi kaoslarla, uluslararası kuruluşların ekonomik baskılarıyla zaman kaybettirilmiş bir ülkenin, kendini toparladığında yürümeyip koştuğuna şahit oluyor.
Üstelik safralarından temizlenen büyük Türkiye'nin hikayesi daha yeni başlıyor.
Bu yüzden sadece yolcu ve turist kaçırmamak için önlem almanın yeterli olmadığını düşünüyorum.
Bu bir hata değil de açıkça imajımıza saldırıysa karşılığı olmalı.