Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki "Ekonomideki sıkıntılarımızı savunmada kalarak değil, hücuma geçerek aşabiliriz." Biraz futbol diliyle değerlendirirsek 2016 yılında yaşananlar ve hali hazırda yaşadıklarımız gösteriyor ki, Türkiye ekonomisinin savunması da oyunun kurulduğu orta sahası da sağlam. O yüzden yenilmiyoruz. Ama oyunun seyirciyi tatmin etmesi ve rakipleri geçebilmek için beraberlik sağlayan değil öne geçiren hücumlara ihtiyacımız var.
Yani diplomaside çok önemli adımların atıldığı bir dönemde iş dünyasına da yeni roller düşüyor.
Önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanı işadamları heyetiyle 4 Afrika ülkesine gidiyor.
2005'ten bu yana Afrika'da atılım yapan Türkiye yatırımlarını artırıyor.
2002'de Afrika Kıtası'nda 9 olan büyükelçilik sayısı 40'a yükseldi. THY Afrika'da 30'dan fazla ülkeye direkt uçuş imkânı sağlıyor.
Bu durum Türkiye'yi Afrika'ya daha da yakınlaştırıyor.
Kısa bir süre önce Afrika- Türkiye İş Konseyi Başkanı Tamer Taşkın'ın A Haber'de şu sözlerine yer vermiştik:
"55 ülkede, 1.5 milyar dolarlık büyük bir potansiyel var. Yeraltı zenginlikleri ve tarım dışında hiçbir şey olmayan bu ülkelerde her şeyin ithal olduğunu görüyoruz.
Türkiye'yi örnek alıyorlar, hayranlıkla bakıyorlar.
Türk bankalarının sahra altı Afrika'da faaliyet göstermesiyle yatırımlar da artacak." Yani hücum zamanı...