Bir haftada ayrı bankalarda farklı pozisyonlarda çalışan dört bankacıdan aynı endişeli cümleyi duydum: "Bizim bankada işten çıkarmalar başlayacak." Ülke, gerek içeriden gerek dışarıdan saldırılarla tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.
Ekonomide de milli seferberlik ilan edilmiş durumda. Ekonomi etkilenmesin diye halk fedakarlık yapıyor; hükümet tedbir ve teşvik paketleri açıklıyor. Terörden etkilenen esnaf bile "Dimdik ayaktayım" mesajı veriyor. Ama bankalarda yine aynı değişmeyen şarkı...
Böyle bir adım, kriz algısı oluşturmaktan başka ne anlama gelir?
Hatırlarsınız 2008'de küresel kriz baş gösterdiği anda bazı bankalar hemen işten çıkarmalara başlamış; kriz Türkiye ekonomisini teğet geçtiğindeyse hiç bu adımı atmamışlar gibi ekonominin gücünden bahsetmişlerdi.
Evet, Türkiye, 2001 krizinde kapanan bankalar, işsiz kalan binlerce beyaz yakalıyı unutmadı.
Ama zaten oradan çıkarılan dersle şu anda ekonomimizin sağlamlığından bahsetmiyor muyuz?
Türk bankaları uygulanan sıkı kurallarla son 15 yılda Avrupa'nın en sağlam bankaları arasında değil mi? Rakamlara bakalım. Banka sayısı 52, şube sayısı 10 bin 985, çalışan sayısı 197 bin 720 kişi. Bankalardaki toplam mevduat 1 trilyon 548.9 milyar TL, krediler 1 trilyon 752.6 milyar TL seviyesinde. Ocak-Kasım dönemi net kârı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46.6 artışla 35 milyar lira.
Peki, size ihtiyaç duyan onca sektör yeni yatırım açıklarken sizdeki bu panik nedir? Örneğin bu yıl 5 yeni projeye başlayacak olan Artaş İnşaat, 6 bin olan istihdamını 10 bine çıkaracak. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya diyor ki "Her şey bu vatan için. Beni bugün askere çağırsalar, hazırım. Yaşım uygun değilse askere su taşırım."
Bu yıl 8 yeni projeye başlayacak olan Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ise "Zorlukları hep beraber göğüsleyeceğiz. Bütün Türkiye kalkınacak" diyor.
Şimdi bankacılar da diyebilir ki "Ülkemizin yanındayız, istihdam azaltmayı düşünmüyoruz." Hem çalışanlarınızın hem ülkenin bu mesaja ihtiyacı var.