ABD'de hangi adayın kazanacağı sadece ABD içinde değil dünyada da merak ediliyor. Ne de olsa hala dünyanın en belirleyici askeri gücü. Gerçi son yıllarda Rusya -Ukrayna savaşını kışkırtması, İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımı desteklemesi ve FETÖ-PKK gibi terör örgütleriyle ittifak yapması, "hür dünya" lideri ABD'yi rezil etse de o hala dünyanın en önemli gücü.
Ama bu ikili tavrı, onu kendi içinde bir yol ayrımına getirmiş durumda. Cumhuriyetçilerle, Demokratlar arasında hem siyasi kutuplaşma derinleşti hem de Soykırımcı İsrail'e destek hariç dünyaya bakışları farklılaştı.
Örneğin biri "Ukrayna savaşını durduralım" derken diğeri daha da büyütmek için elinden geleni yapıyor. Biri terör örgütleriyle iş tutarken öteki karşı çıkıyor.
Aslında ABD'nin esas sorunu bütün bu küresel konularda ve iç siyasi sorunlarda uzun yıllardır Demokratların siyaset üretememesi. Doğal olarak Demokratlar yeni ve genç aday çıkarmakta da zorlanıyor. Karizmalarının çizilmesine yola açan, ne söyleyeceğini bilemeyen Biden'a mahkum olmaları ve zorla adaylıktan çektirmeleri de bunu gösteriyor.
Müesses nizamın bütün desteğine, Trump'a yönelik suikasta ve medyanın algı operasyonlarına rağmen yeni adayları Kamala Harris'in de işi zor. Çünkü arkasında çözüm üretemediği devasa bir göç meselesi var ve daha vahimi ABD toplumuna ve dünya halklarına nefes aldıracak yeni bir "Demokrat siyaset" ortaya koymuş değil.
Oysa karşılarında popülist sağ dalgayı arkasına alan hırslı bir Trump var. Trump hem içeriye hem de dünyaya farklı gelebilecek yeni bir siyaset önerisiyle geliyor ve çok da kararlı görünüyor. Bu da Trump'ı güçlü kılıyor.
Peki bu siyasi tablo Türkiye için ne anlama geliyor?
Bu noktada doğal olarak, adayların Türkiye'ye yaklaşımı öne çıkıyor. Şu gerçek artık biliniyor; Türkiye ağzıyla kuş tutsa, Demokratların başta FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine bakışı değişmeyecek. Rusya-Ukrayna savaşını durdurma, Türkiye'ye yönelik ambargoları kaldırma niyetleri de yok.
Bu nedenle İsrail'e yaklaşım hariç Trump'la ilişki çok daha realist görünüyor. Bu yüzden ne yapacağı çok kestirilmese de Trump'ın kazanması hem Türkiye için hem de dünya için daha hayırlı.
Bu arada bir süre önce ABD'den Trump'ın önemli adamlarından birinin Bodrum'a geldiğini ve bir iş adamıyla görüştüğünü duydum. Bu haber, daha önce yazdığım "ABD'de FETÖ'cüler Trump korkusu yaşıyor" haberiyle yakından ilişkili. Hatırlayın, Trump ilk başkan olduğunda FETÖ'cüler ve Demokratların saldırısıyla en önemli adamı Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Flynn'i kaybetmişti.
Trump'ın o operasyonu unutmadığı çok açık. Trump kazanır ve Türkiye de iyi bir arka kapı diplomasisi yürütürse en azından FETÖ ve PKK konusunda sürpriz adımlar atılabilir.
***
KAPTAN PENGU VE BUZULDAKİ SIR
Yıllardır çocuklarımız hep yabancı çizgi filmleri izleyerek büyüdü. Son yıllarda TRT'nin büyük desteğiyle hem yerli sinema hem de çizgi film alanında önemli adımlar atıldı. En son TRT 2'nin organize ettiği 12 Punto'yu büyük oğlum Emin Fırat Övür de katıldığı için yakından izledim. Yerli sinemayı teşvik eden önemli bir organizasyondu.
TRT benzer bir çabayı yerli çizgi film alanında da gösteriyor. Bunun son örneği çocuklar tarafından çok sevilen Kaptan Pengu serisinin 4'üncü filmi "Buzuldaki Sır" filmi oldu.
Film 9 Ağustos'ta vizyona giriyor ve birçok sinemada gösterilecek. Çevre bilincini öne çıkartan filmde, buzulların erimesi ve bunun ekosistem üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor.
Filmin yapımcısı Nurullah Yenihan ilk gösterimin büyük ilgi çektiğini belirterek şöyle diyor:
"Bu yaz sıcaklarında bizleri serinletecek buz gibi bir filmle geliyoruz. Avrupa standartlarında yapılan filmimizi izleyenler hem serinleyecekler hem eğlenip hem de öğrenecekler. Bu yaşlı Dünya'mızın ömrünü biraz daha uzatmak için çizgi filmlere ihtiyacımız var."
