Tuhaf ötesi zamanlardan geçiyoruz... Ekonomik ambargoları, Deli Dumrul misali hesaplara el koymaları, NATO üyesi Türkiye'yi bile "düşman ülke" ilan etmeleri, hatta İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin şüpheli helikopter kazasını bir yana bırakıyorum, ABD ve İsrail siyonistleri artık öyle pervasızlaştılar ki dünyanın gözü önünde Gazze'de soykırım yapıyor, çoluk çocuk demeden katlediyor, yetmiyor Lübnan'ı bombalıyor ve İran'ın başkentinde Hamas'ın siyasi lideri Haniye'ye suikast düzenliyor...
İki gündür bu korkunç saldırıyla ilgili Türkiye'den ve koca Müslüman coğrafyadan yapılan değerlendirmeleri dinliyorum... Dinledikçe de dehşete düşüyorum. Özellikle de bizdeki Batıcıları izledikçe ürperiyorum. Sanki yıllardır saldıran, işgal eden, tehdit eden İsrail ve ABD değilmiş gibi Haniye suikastı bile İran'a mal ediliyor.
Tamam İran da bölge ülkeleriyle ilişkilerinde hatalar yaptı, Şii hilali oluşturmak ve bölgede etkili olmak uğruna terörü bile destekledi. Bunu en iyi Türkiye, PKK terörüne verdiği destekten biliyor. Biliyor ama gözümüzün önünde olan da bambaşka bir dehşet tablosu.
Saldıran, kışkırtan İsrail ve ABD ama suçlanan, şeytanlaştırılan İran... Tam da sevgili Salih Tuna'nın yazdığı gibi: "İran kendi kendine itibar suikastı düzenledi."
Bu işte bir gariplik yok mu? Hem de fazlasıyla var. Hatırlayın, 7 Ekim'deki Aksa Tufanı'ndan sonra sürekli aynı şeyler söylendi: "Katil Netanyahu savaşı bölgeye yaymak istiyor. Aman kimse bu tuzağa düşmesin."
Hem bu söyleniyor hem de "İran tiyatro yapıyor. Haber vererek saldırı mı olur?" gibi akla ziyan analizlere imza atılıyor. Oysa gerçek şu ki ABD emperyalizmi bölgeye hançer gibi sapladığı siyonist İsrail'le sadece İran'ı değil, bütün bölge ülkelerini tehdit ediyor.
Bu gerçeği artık görelim... Haniye suikastı tam da bu nedenle Türkiye dâhil herkese bir mesajdı. (Herhâlde MİT, FETÖvari bir saldırıyı hesaba katıyor.) ABD kongre üyeleri boşuna elleri kırılırcasına bir katili alkışlamadı.
Peki bu emperyalist saldırıya karşı biz ne yapıyoruz?
Yaptığımız tek şey, tıpkı Uğur Mumcu suikastında veya her on yılda bir yapılan darbelerde olduğu gibi ya birbirimizi ya da İran'ı suçluyoruz.
Zihinlerin işgali tam da böyle bir şey... Televizyon yayınlarına bakın, her tarafta "sömürge aydınları"nın sesi daha çok çıkıyor. Ve utanmadan Halk TV'de olduğu gibi suikastın arka planı bile imalı bir alt yazıyla tartışılıyor: "İsrail bir gece ansızın nasıl geldi?"
Bu teslimiyetçi ruh hâli bütün Müslüman dünyayı da kuşatmış durumda. Şu hâle bakın, yanı başında Gazze yanıyor, Lübnan ve İran bombalanıyor, diğerlerini saymıyorum bile ama bölgenin en iddialı ve petrol zengini ülkesi Suudi Arabistan susuyor.
Bari bölge ülkeleri olarak bir araya gelmekten korksanız bile susmayın.
En azından trilyon dolarlık Naom şehri kuracağınıza yine küresel güçlerin suikastıyla öldürülen atanız Kral Faysal'ın o tarihi çağrısını hatırlayıp bir şeyler söyleyin:
"Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs-ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz?"