İki fotoğraf, ABD Kongresi'nde soykırımcı Netanyahu'nun ayakta alkışlanması, Fransa Olimpiyatları'nda sergilenen rezalet ve soykırımcı İsrail ekibinin pervasızlığı, dünyada yaşanan bütün o zalimliklerin arkasında nasıl bir "Batı" canavarlığı ve kirli bir hesap olduğunu bir kez daha gösterdi.
Hâlâ içeride görmeyenler, ileri geri konuşanlar olsa da İsrail faşizmi bu canavarlaşan Batı'nın bir ürünü ve hâlâ o canavarı beslemeye, ayakta tutmaya devam ediyor.
Gerçi bu da London Reviev of Books yazarı Adam Shatz'ın dediği gibi; "Bir zamanlar ölüm kamplarından sağ kurtulanlara sığınak olan İsrail devletinin soykırımla suçlanan bir millete dönüştüğü" gerçeğini değiştirmeyecek.
Dahası öyle bir noktaya gelindi ki, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail devletini soykırımcı ilan etmesi, vicdan sahibi Batılı ve Yahudi aydınların isyanı ve milyonlarca dünya vatandaşının sokaklara dökülmesi bile İsrail'in zalimliğini durdurmaya yetmedi.
Nihayet soykırımcı İsrail daha sert bir tepkiyi hak etti. O sert tepki de Başkan Erdoğan'dan geldi:
"Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok"
Bu sert çıkış, "çöküş korkusu" yaşayan zalimleri çok öfkelendirdi.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da yapabileceği en aşağılık cevabı, bölgede daha önce yaptıkları zalimlikleri hatırlatarak verdi:
"Erdoğan, Saddam Hüseyin'in izinden gidiyor ve İsrail'e saldırı tehdidinde bulunuyor. Orada ne olduğunu ve nasıl bittiğini hatırlamasına izin verin"
İsrailli zalimlerin ve arkasındaki emperyalistlerin fark etmediği şey ise artık o günlerin geride kaldığı, bölge devletlerinin bir kısmı sussa da halkların ve vicdanlı siyasetçilerin o zalimlikleri unutmadığı gerçeğiydi.
Artık yeni bir dünyanın eşiğindeyiz... Türkiye'den Çin'e, Güney Afrika'dan Brezilya'ya, Kolombiya'dan İspanya'ya Azerbaycan'dan Malezya'ya onlarca ülke gerçeği görüyor ve ABD destekli İsrail'in Filistinlilere yaptığı soykırıma karşı güçlü bir hat oluşturuyor.
Henüz istenilen noktada olmasa da bu küresel hat ve birliktelik eninde sonunda kendi sistemini oluşturacak ve yeni bir dünyanın kapısını aralayacak... Başkan Erdoğan da tıpkı "Dünya beşten büyüktür" çıkışı gibi bu çıkışıyla da bugünün ruhuna uygun "daha vicdanlı bir dünyanın" ilk işaret fişeğini ateşlemiş oldu. Erdoğan, dünyadaki İsrail'e karşı korku duvarını yıktı.
Bunun ne anlama geldiğini de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan özetledi:
"Cumhurbaşkanımız insanlık vicdanının sesi olmuştur. Bu haklı sesi bastırmak isteyen, başta İsrail olmak üzere uluslararası Siyonist çevreler büyük bir telaş içindeler."
Artık onların yaşadığı telaşı derinleştirmenin zamanı geldi ve başka yolları da bulunmalı. Sadece İsrail'le ilişkileri kesmekten, ambargo kampanyası düzenlemekten öte, "Küresel suç ortaklığına" karşı yeni bir "küresel vicdan hareketine" hatta isyanına ihtiyaç var. Bir anlamda bizdeki 15 Temmuz destansı direnişinin küresel versiyonuna... Çünkü bu küresel suç ortaklığı sadece İsrail üzerinden Filistin'de soykırım yapmıyor aynı zamanda insanlığın bugüne kadar kazandığı bütün ortak değerlerini yerle bir ediyor. Baksanıza, küresel barışın simgesi olimpiyatlar bile kirletildi. Vicdan sahibi ülkelerin Paris Olimpiyatları'nı terk etmeleri bu açıdan bir ilk adım olabilir.