Önseçim yapılmıyorsa CHP'de her zaman aday atamaları kavgalı geçer. Ama bu kez kavga sadece ondan ibaret değil. Her aday atamasının arkasında, gelecekteki parti dizaynının işareti var.
Artık eşbaşkanlı, iki başlı bir CHP gerçeği var. Bu iki başlılık partiyi yeni kaoslara sürükleyecek görünüyor. Ortada bir ideoloji, topluma umut veren siyaset ve güven veren ilkeler bütünü de olmayınca aday atamaları ister istemez kaosa dönüşüyor.
İş öyle bir noktaya vardı ki artık kendilerini parti içi iktidara taşıyan "değişimin" de esamisi okunmuyor. Dün söylediklerinin hiçbirine kendileri bile uymuyor. En başta da kurultay kürsüsünden önseçim için namus ve şeref sözü veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel uymuyor.
HATAY SKANDALI
Özel'in uymadığı sözlerden biri de Hatay'la ilgili. Hatay'a yeniden mevcut belediye başkanı Lütfü Savaş'ın aday gösterilmesi, sadece CHP tabanının değil, depremle ilgili hassasiyeti olan herkesin tepkisini çekti. Özel, tıpkı önseçim gibi büyük bir söz verdi ama gereğini de yapamadı.
Yaklaşık bir ay önce gazeteci Candaş Tolga Işık, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e çok net bir soru sordu: "Hatay Belediye Başkanı'nı bir sonraki dönem tekrar aday yapacak mısınız?"
Özel'in cevabı tarihe geçecek nitelikteydi:
"Hatay'da vereceğimiz karar çok tarihi bir karar olacak. Bir şehirde yıkım yaşanıyorsa o şehirde herkesin sorumluluğu vardır."
Gerçekten Özel'in verdiği karar tersten de olsa tarihe geçti. Çünkü bu kadar büyük bir laftan sonra 6 Şubat depreminin sorumlularından olduğunu söylediği Lütfü Savaş'ı Özel kendi eliyle yeniden aday yaptı. Bundan sonra kimseyi suçlama ihtimali yok.
Acaba bu geri adım atmada bir öngörüsüzlük mü var yoksa Savaş'ın iyi bildiği "küresel ve ulusal güç odakları" mı etkili oldu?
MERSİN'DEN YÜKSELEN İTİRAZ
Sadece Hatay'da değil, kritik bütün il ve ilçelerde de aday atamaları derin tartışmalara yol açıyor ve tartışmalar Ankara'daki CHP Genel Merkezi koridorlarına kadar uzanıyor.
O koridorlarda sesi yankılanan isimlerden biri de CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır. Çakır, neye itiraz ettiğini bakın nasıl anlatıyor:
"Ben herhangi bir isim önermedim. Ben seçim sürecinde 500 köye gittim. Erdemli'de 6 bin olan oyumuzu 22 bine çıkardık. Ancak Mersin'le hiç ilgisi olmayan Malatya Milletvekili Veli Ağababa ile İstanbul'da yaşayan ancak Mersin Milletvekili olan Ali Mahir Başarır hiç bilmedikleri bölgeyle ilgili belediye başkan adaylarını belirliyorlar, biz buna itiraz ettik. Oturup yazıp çizmişler, eşi dostu belediye başkan adayı yapmışlar ve tek bir milletvekiline bile kendi bölgeleriyle ilgili hiçbir şey sorulmuyor. Sadece bize değil, Tekirdağ, Kayseri, Niğde başka milletvekillerine de hiçbir şey sorulmuyor. Biz buna itiraz ediyoruz."
Bütün bu aday kavgasının arkasında aslında İmamoğlu'nun gelecek hesabı var. İmamoğlu hem İstanbul'u kazanmak hem de CHP'yi elinde tutmak istiyor. Doğal olarak "Ya kaybedersem" korkusu da yaşadığı için her şeyi göze alıyor.
HERKESİ DEVRE DIŞI BIRAKIYOR
Bunun için önce CHP kurultayında "her yol mübah" diyerek Kılıçdaroğlu'nu devre dışı bıraktı, sonra İP'e el atarak işbirliği yapmayacağını söyleyen Meral Akşener'e operasyon çekti. Şimdi de hedefinde kendisine 2028'de sorun çıkartabilecek ve alternatif olabilecek Özel ve Yavaş var.
İzmir'de Tunç Soyer'le kavgasının, Antalya'da Muhittin Böcek'le iş tutup kazanma şansı olan CHP'li ilçe belediye başkanlarını aday göstermemesinin nedeni de bu.
Ankara Etimesgut operasyonu da bu hesapla ilgili. Sanatçı Erdal Beşikçioğlu'nun aday yapılması bu nedenle tesadüf değil, Mansur Yavaş'ı ince siyasetle şimdiden sınırlamaya çalışıyor. Ne olur ne olmaz!