Şu sıralarda siyaset kulislerinden en çok eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni rolü ve ne yapmak istediği merak ediliyor. CHP'den elini çekmediği çok açık. Ankara'da, siyasetin merkezi denilen ve AK Parti'den CHP'ye, İyi Parti'den Gelecek ve DEVA'ya çok sayıda parti merkezinin bulunduğu 2 kilometrekarelik bir alanda açtığı bürosu bir hayli ilgi çekiyor. Bu da kurultay bitmesine rağmen CHP içi "hesaplaşmanın" bitmediği anlamına geliyor.
Hatta gazeteci Gürkan Hacır, Kılıçdaroğlu'nun bürosunu siyasetçilere yasak konulan 12 Eylül dönemi Demirel'in evinin bulunduğu Güniz Sokak'a benzetiyor. O tarihte Güniz Sokak, Adalet Partililerin yoğun uğradığı ve Demirel'e danıştıkları adı konmamış yeni bir genel merkez rolündeydi. Kılıçdaroğlu da yeni bürosuyla bu rolü üstlenmiş görünüyor. Her gün 40-50 civarında insanın geldiği ve "CHP nereye gidiyor?" sorusuna cevap arandığı söyleniyor. Büroya gidip dönen bir CHP'li, Beyaz Saray'a atıf yaparak şöyle diyor:
"Saray değil belki ama küçük de sayılmaz, ihtiyaca cevap veriyor. CHP'de boşluk var ki burası dolup taşıyor. Kemal Bey, CHP'yi ve ittifak siyasetini bir noktaya getirdi. Hem CHP'yi yüzde 25'lerde tuttu hem de ittifakla 11 büyükşehrin kazanılmasını sağladı."
Araya girip soruyorum: En son Özgür Özel de ziyarete geldi. Sizce bu sadece bir nezaket ziyareti miydi?
CHP'li çok net bir cevap veriyor:
"İlgisi yok. Özel de farkında, partinin tamamını kucaklayamadığını, kurultayda verdiği önseçim ve tüzük değişikliği sözünü tutmadığını biliyor. Çünkü İmamoğlu izin vermiyor. Özel, Kemal Bey'le arasını iyi tutarak zaman kazanmak istiyor."
İMAMOĞLU, DALAN'LA KONUŞSUN
Bu tablo CHP'de değişen bir şey olmadığını gösteriyor. Kimse 73 yıldır iktidar olamamanın, sürekli kaybetmenin ve siyaset üretememenin nedeni üzerinde durmuyor. Kılıçdaroğlu siyaset mühendisliğiyle de olsa CHP'yi ana muhalefet partisi noktasında tutmayı başardı. Ancak "Kemalci" CHP'lilere göre Özel ve İmamoğlu'nun böyle bir derdi yok. Onlara göre Özel, sağcılara savaş açarak, SHP benzeri HEDEP'le yakınlaşan bir CHP'yle yetinmek istiyor. "Küçük olsun benim olsun" hesabında. İmamoğlu'nun da CHP gibi bir derdi olmadığı düşüncesindeler.
Tecrübeli CHP'li çok iddialı bir tespit yapıyor:
"Ekrem Bey'in CHP ile işi bitti. Kazanırsa kendisini CHP'nin üstünde bir yere koyacak. Hedefi partiler ve CHP üstü bir siyasi aktör olmak. Özel de CHP'yi sola çekip yüzde 17-20'lik bir parti yapmak istiyor. DYP-SHP modeli gibi. Ama bunu başaramayacaklar. Çünkü İmamoğlu, İstanbul'un hiçbir sorununu çözmedi. Buna rağmen kazanacağını sanıyor. Ben ona, 1989'da hayal kırıklığı yaşayan Dalan'la görüşmesini öneririm. Bebek Parkı'nda kimin omzuna yaslanıp ağladığını dinlesin."
CHP'de suların durulmadığı, "değişim" diye yola çıkanların da süreci yönetmekte zorlandığı kesin. Özel ve İmamoğlu'nun, bırakın İyi Parti ile seçim işbirliği yapmayı, parti içinde bile birliği sağlayamadıkları ortada. Artık üç merkezli bir CHP'yle nereye gidilir bilinmez.
MUHARREM İNCE, BURSA'YA FİT
Bu arada İmamoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun uzaklaştırdığı Muharrem İnce ile görüşmesi de ilgiyle izlendi... İnce'nin kendisine yönelik kirli operasyonu unutarak İstanbul'da oy hesabı yapan İmamoğlu'na el uzatması da boşuna değil, bir karşılığı var. O da İzmir'i değil, Bursa'yı istiyor... Olur mu olmaz mı bilemem ama büyük iddialarla "Memleket Partisi"ni kurup sonra da Bursa'ya fit olmak hazin bir son olsa gerek.