İsrail'in Gazze'yi yakıp yıkması durdurulamıyor. Dünya halkları ayakta, Arap ülkeleri ve İslam İşbirliği Teşkilatı bir araya gelip İsrail'i durdurmanın yollarını arıyor. Hatta Rusya, Çin ve Latin Amerika ülkeleri karşı çıkmasına rağmen İsrail durdurulamıyor.
Bu normal değil. Durumu sadece İsrail'in ırkçılığı, işgalciliği ve askeri gücüyle açıklamak mümkün değil. Arkasında ABD ve Batı emperyalizmi olmasaydı ne bugün Gazze'de savaş suçu işlenebilir ne de Filistin işgali yıllardır pervasızca sürdürülebilirdi.
Bu gerçeği dün Riyad'daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında Başkan Erdoğan da dile getirdi:
"İnsan hak ve hürriyetlerini dilinden düşürmeyen Batılı ülkelerin Filistin'de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir. Hastanelerin, okulların, mülteci kamplarının bombalandığı, sivillerin katledildiği, tarihte eşi benzeri görülmemiş barbarlıkla karşı karşıyayız. Zulüm karşısında susanlar da en az zalimler kadar akan kana ortaktır."
Bu da Batı-İsrail ortaklığının basit bir ortaklık olmadığını gösteriyor. Önceki gün değerli yazar Alev Alatlı'nın Filistin'le ilişkisine değinmiş, Arafat'ın verdiği ödülden söz etmiştim. Ama yazmasam olmaz diyeceğim bir yazısı daha var. O yazı hem "Filistin ve Biz"i anlatıyor hem de "Dünyayı Bilmeyen Dünyanın Maskarası Olur" başlığıyla bugünlere ışık tutuyor. Biraz kısalttım ama merak edenler "alevalatli.com. tr"den okuyabilir. "Temkinli entelektüeller, İsrail'in teknolojik başarılarıyla gözleri kamaşan neoliberalist gerçekçiler, hayata bir kez gelindiğinin bilincinde olan pragmatikler, 'Ne yani Filistinlileri tutmak zorunda mıyız?' diyen 'bağımsız' kafalar. Sonra art arda sıralanan gerekçeler: Araplar bizi zamanında sırtımızdan bıçakladılar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımadılar, Mossad olmasaydı Apo'yu yakalayamazdık, IMF paramızı keser, vs. vs.
(...) Adalet duygumu bu denli rencide eden başka bir savaş var mı, diye düşündüğümde, Hiroşima'ya atılan atom bombası da dâhil olmak üzere, bundan iğrencini bulamıyorum, hayır. Bu saptamayı yaptıktan sonra, sıra nedenlerini irdelemeye geliyor. Bu defa da belleğimden yükselen bir dörtlü:
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişse kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan kovarım."
(...) Avrupalı sömürgeci bir güç olarak, siyonizm, Filistin toprağını, Filistin'in yaşayan gerçeğini tümüyle inkâr ederek, 'daha çağdaş, daha zengin, daha akıllı' diyerek alaladığı bir amaç (PETROL!) uğruna, 'istediği gibi tasarruf etme' hakkının orada yaşayanların haklarından 'daha üstün bir hak' olduğunu tartışmasız kabul ettirmiştir."
Alatlı, İsrail projesinin arkasında bugün de dünyayı yönetme planları yapan emperyalist büyük sermaye beşlisi, Rockefeller, J.P. Morgan, Andrew Carnegie, Rothschild ve Rhodes olduğunu söyler ve iki isme dikkat çeker: "Henry Kissinger ve George Soros."
Türkiye'de güncel tartışmaların odağında olan "Yerli Sorosçuları" tanımak adına da şu notu dikkat çekici: "George Soros, Macar Yahudisi, Naziler hesabına çalışıyordu. İşi Macaristan'daki zengin Yahudileri saptamak, mallarına el koyulmasını sağlamaktı."
Şu tespiti de savaşların arkasında eli kanlı emperyalistler olduğunu gösteriyor:
"Daha 1917'de Filistin'e İngiliz çıkarlarını koruyacak bir halk yerleştirmek hususunda İngiliz hükümeti ile anlaşmışlardı. Siyonistleri desteklemiş olmalarının nedeni budur. Yahudi soykırımının İsrail'e yerleşimi hızlandıracağını hesap etmişlerdi. Halklarını bitmez bir savaşa mahkûm ettiler."