Dikkatinizi çekmiştir, en ateşli CHP savunucuları bile CHP kurultayında köklü bir değişim olduğundan hiç söz etmiyor. Hepsi o gece "Kılıçdaroğlu'na kim baskı yaptı?" sorusuyla meşgul. Bu yüzden kurultay bitse de tartışma bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor. İşin içine daha kurultay sürecinde yaşanan baskılar, "parasal ilişkiler", son dakika ihanetleri de eklenecek ve daha büyük "rezaletler" ortaya dökülecek.
Bunun işaretini de o gece İmamoğlu ekibinin Kılıçdaroğlu görüntülerini medyaya sızdırması verdi. Bu yüzden sabah akşam "değişim" değil, o gece tartışılıyor.
İkinci tur meselesinde bir gariplik yaşandığı çok açık. Seçim sonuçları açıklandığında Kılıçdaroğlu'nu ilk arayanlardan yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun "Çekilin" dediği, Kılıçdaroğlu'nun da "Çekileceğim..." cevabı verdiği biliniyor.
Bu kararla kurultay salonuna gelen Kılıçdaroğlu'nun odası bir anda doluyor. Aralarında depremzede bir muhtarın, bir türkücünün, bir milletvekili ve gazeteci İmambakır Üküş'ün öne çıktığı kalabalık "çekilmemesi" gerektiğini söylüyor. Bu tartışmalar yaşanırken görüntülerde Faik Öztrak ve değişimcilerden Gökhan Günaydın da var ve olup bitenleri izliyor.
Bu arada Ekrem İmamoğlu da Özgür Özel'i başka bir odaya götürüp kapatıyor.
Kılıçdaroğlu bu tartışmalardan sonra ikinci tura katılma kararını veriyor. Esas gerekçesi de İmamoğlu'nun çevresiyle ilgili:
"Evet, ikinci tura katılmama yönünde bir kararım oldu. Divan Başkanı olan Ekrem İmamoğlu ile bu konuyu bir odada görüştük. 'Özgür Bey'i de çağırsın, ben elini de kaldırayım' dedim. Fakat daha genel kurul salonuna gitmeden @ ekremedit diye bir Twitter hesabı var galiba. O hesapta farklı bir dille sanki bunu bir talimatla yapıyormuşum gibi tweet atıldı."
İkinci olarak da depremzede bir muhtarın ağlayarak "Hakkımı helal etmem" demesini gerekçe gösteriyor. Sonra da seçime katılıyor ve yarışı kaybediyor.
Normalde kurultay tartışmasının bu noktada bitmesi gerekiyor ama bitmiyor. Seçim sonuçlarının açıklanmasından bir süre sonra gazeteci Şaban Sevinç, yine bir gazeteci olan İmambakır Üküş'ün görüntülerini sosyal medyadan yayınlıyor.
Peki değişimciler seçimi kazandığı halde Kılıçdaroğlu'nu "çaresiz" gösteren o görüntüleri hem de keserek neden yayınlıyor?
Bir CHP'li şöyle diyor:
"Bu kini ve hırsı anlamak mümkün değil. Ama bence asıl dertleri Kemal Bey'i itibarsızlaştırmak ve kurultaya düşen şaibeyi tartıştırmamak. Bu kurultay şaibelidir. O gece kurultay salonunda bile inanılmaz şeyler döndü."
Aslında İstanbul İl Kongresi'nden beri bu tür iddialar hep seslendirildi.
Kurultay sürecinde bunun çok daha ileri götürüldüğünü, döviz büroları açtırılarak ciddi paraların dağıtıldığını bizzat CHP'li Tolgahan Erdoğan iddia etti. Dün sevgili Hilâl Kaplan da yazdı, bu iddialar yenilir yutulur gibi değil. CHP'li Erdoğan, döviz bürolarının isimlerini de verdi ve şu soruları sordu:
- Sabahtan öğlen sonrasına kadar Uber Vito araçlarla toplam 1 milyar 500 milyon TL neden ve nereye gitti?
- Bu iddiayı yalanlayacak olan varsa Laleli Ordu Cad. 5 Kasım tarihli MOBESE kameralarını izlemeye davet ediyorum.
Bir de bu döviz bürolarını İstanbul'un ilçelerinden birinin belediye başkanının açtırdığı iddiası var. Sahi kimdi o belediye başkanı?
Yargı devreye girer mi göreceğiz ama Ecevit'i rehber edinen CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, eğer onu örnek alacaksa işe önce kurultaya gölge düşüren bu şaibelerin kaldırılmasından başlamalı.