İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu öyle bir strateji izledi ki hem CHP'deki pozisyonunu, hem yeniden İstanbul Belediye Başkanlığı ihtimalini hem de yeni parti kurma olasılığını zora soktu. Henüz üçünden de vazgeçmiş değil. Üçü bir arada olsun istiyor.
Son yaptığı çıkışla önceliği CHP Genel Başkanlığı'na vermiş ve kurultay sürecinin kendi lehine dönmesi için uğraşıyor. İşi hiç kolay değil, kendisi aday olsa İstanbul elden gidecek, vekâleten Gökhan Günaydın veya Özgür Özel'le yarışa girse istediği sonucu almakta zorlanacak.
Bu paradoksa rağmen İstanbul'daki mahalle seçimlerini de ihmal etmiyor. Ancak durum burada da iyi gitmiyor. Büyük oranda mahalle seçimlerini kaybettiği söyleniyor. Yine de delegelerin peşi bırakılmıyor. Kimine İBB'de iş için CV doldurtuluyor, kimine market kartları dağıtılıyor, medya fonlaması da hız kesmiyor.
Açığa çıkan bu kavga nedeniyle artık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı da çantada keklik değil. Kılıçdaroğlu'na açık savaş açan bir siyasi aktör olarak, kurultayı kaybettiğinde İstanbul adaylığını da kaybetmiş olacak.
İşte tam da bu yüzden, üçüncü bir ihtimal olarak yeni parti kurma fikri öne çıkıyor. Hatırlarsanız geçen yılın sonbaharında, 6'lı Masa'daki tartışmalar artınca İmamoğlu'nun sürpriz bir parti kuracağı haberi kulislere düşmüş ve şu satırları yazmıştım:
"İmamoğlu, Macron Modeli ile 6'lı Masa'nın iç kavga ve kaos yaşadığı bir zaman diliminde ezber bozan bir çıkışla müthiş bir rüzgâr estirebilir. Hesapları bu... Olur mu bilemem ama CHP Genel Başkanlığı beklentisinden daha az gerçekçi değil."
Zaten İmamoğlu'nun merkez sağ siyasetten gelişi, Akşener'e yakınlığı ve çevresinde CHP markasıyla iktidar olunamayacağı inancının yaygınlığı "yeni parti" fikrini güçlendiriyor.
GÖRÜNTÜSÜ PITT, YAŞAMI KOÇ
Peki parti kursa şansı var mı?
Bu ihtimal de diğerleri kadar zor. Çünkü CHP'den ayrılıp bir parti kurmak ve başarılı olmak kolay değil. Yakın tarihte Bedrettin Dalan ve Ali Müfit Gürtuna örnekleri var ve ikisi de başarılı olamadı. İmamoğlu'nun tek şansı Kılıçdaroğlu'nun 13 yıldır seçim kaybetmesi ve seçim sonrası süreci de kötü yönetmesi.
Bu yeter mi bilemem ama bir CHP'li, daha siyasi bir gerekçe öne sürüyor:
"İmamoğlu Brad Pitt gibi görünmek isteyen, Ali Koç gibi yaşayan biri. Bu yüzden cesaret gösterip riske girmiyor. En son yayınladığı siyasi metne bakın. Elit bir siyasi dil kullanıyor. Coğrafi lokasyon kırılımlarını inceletmiş, iletişim uzmanları NLP yöntemiyle doğru analiz yapmış, 'semantik' arama aracı ile mikro seviyede analizler gerçekleştirmiş. Peki ayakları yere basan siyaset nerede?"
İMAMOĞLU PUTU YIKILDI
İmamoğlu'nun bir açmazı da 4 yıldır yönettiği İstanbul'u ihmal etmesi ve hiçbir iş yapmaması. Son koltuk kavgası bu gerçeği de açığa çıkarttı.
Bu sonucun ortaya çıkmasında Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu'nun katkısı büyük. Kerimoğlu hem kapalı kapılar arkasında süren Kılıçdaroğlu-İmamoğlu kavgasını deşifre etti hem de 25 yıl sonra seçim kazandığı için, "dokunulmaz" ilan edilen, iş yapmadığı halde eleştirilemeyen ve burnundan kıl aldırmayan İmamoğlu putunu yerle bir etti.
Tabii Kerimoğlu aynı zamanda parti içi tartışma zemininin yeniden oluşmasına da yol açtı. CHP yönetimi ve CHP'liler, başka partileri büyüten siyaset mühendisliğinden vazgeçip siyaset üretmeye dönerler mi bilemem ama Kerimoğlu'nun fitilini ateşlediği tartışma zemini siyaset açısından olumlu bir gelişme. Üyelerle önseçimi öncelemesi, bir fikir ekseninde eleştirilerini yöneltmesi, hatta "Yarışta ben de varım" demesi belki birilerini uyandırır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz