Adana'da yine eski Türkiye günlerini hatırlatan karanlık bir cinayet işlendi. HÜDA PAR Adana İl Başkanlığı'na gelen 72 yaşındaki bir saldırgan, namaz kılan il başkanı Salih Demir ve il sekreteri Sacit Pişgin'e bıçakla saldırdı. Saldırıda Demir yaralanırken, il sekreteri Pişgin yaşamını yitirdi.
Ortada siyasi bir partinin il başkanlığına yönelik saldırı vardı.
Peki bu ne anlama geliyordu?
Son seçimlerde Cumhur İttifakı içinde yer almasıyla bazılarını şaşırtan ve bu nedenle de çok tartışılan HÜDA PAR'a yönelik bu saldırı, "göründüğü" gibi cinnet getiren birinin işi miydi yoksa HÜDA PAR'a bir "uyarı" mıydı?
Yapanın yaşı, başı ve insanın kanını donduran, "Olay günü evde otururken, içime bir his doğdu. İçimden bir ses, 'Git bunları öldür' dedi. Bıçakla parti binasına gittim. İçeriye girdiğimde oturuyorlardı. Ben de olayı gerçekleştirdim" sözleri klasik bir meczubu hatırlatıyor olsa da inandırıcı değil.
Çünkü hedefin HÜDA PAR, cinayetin işlendiği yerin de son yıllarda sık sık Alevilere saldırıların gerçekleştiği, farklı operasyonların yapıldığı ve tarihsel olarak da küresel güç merkezlerinin ilgi odağında bulunan Adana olması, sıradan bir saldırı olmadığını, geçmişte yaşanan onlarca Gladyo saldırılarına benzediğini gösteriyor.
Geriye dönüp bakın, toplumun sinir uçlarına dokunan bütün saldırganlar benzer bir fotoğraf veriyor.
Abdi İpekçi'yi katleden Mehmet Ali Ağca'dan Özal'a suikast düzenleyen Kartal Demirağ'a ya da Danıştay saldırısından Hrant Dink'e uzanan bütün karanlık saldırılarda nedense(?) kullanılan tipler hep aynı "meczup" karakterli tipler... Bu tesadüf olabilir mi?
Birçoğunun yakalanması, yargılanması, hatta hüküm giymesi sonucu değiştirmedi. Hiçbirinin arka planı da çözülmedi ve hepsi karanlıkta kaldı. Son dönemde de benzer birçok saldırı ya gerçekleşmeden önlendi ya da gerçekleşse bile istedikleri kaos ortamının oluşmasına izin verilmedi.
Son HÜDA PAR saldırısı da bu sürecin bir uzantısı gibi. Zaten seçim sürecinde Kürtler arasında seküler, PKK-HDP hattı dışında Türkiye bütünlüğüne sahip çıkan, terörle ilişkisi olmayan hayatın içinde dik duran yeni bir partinin varlığı, sadece dış merkezleri değil içerideki "muhalif" çevreleri de rahatsız etti ki akıl almaz bir linç ve iftira kampanyası başlatıldı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da yakın tarihteki bu kirli kampanya ve saldırılardan yola çıkıyor, cinayetin karanlık hedefine dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Sükûneti muhafaza edeceğiz. Bizleri gayrimeşru alanlara çekmeye çalışanlara inat iyiliği yaymaya, kardeşliği güçlendirmeye devam edeceğiz."
Bölgeyi iyi bilen tecrübeli bir siyasetçi ise bu kirli oyunun hiç bitmediğinden söz ediyordu:
"Bu sıradan bir cinayet değil, HÜDA PAR'a uyarıdır. Çünkü HÜDA PAR'ın seçimlerdeki tavrını beklemiyorlardı. Bu bir Gladyo işidir. Geçmişte bu bölgeyle ilgili şu uyarıyı yapmıştım: Bu bölge 100-150 yıldır ABD ve İngiltere'nin kapsama alanında. Buraların tarlaları sürülmüş. Günü geldiğinde uyuyan hücreler harekete geçiriliyor. Bunlar Türkiye'yle uğraşmaktan vazgeçmez."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz