Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Rusya’da ‘paralel’ yapı ayaklanması

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Dünya yeni bir silahlı güç rezaletiyle karşı karşıya.
Rusya'nın paralı askerler grubu Wagner'in kurucusu Yevgeniy Prigojin, Moskova'ya karşı başkaldırdı ve silahlı çatışma başlattı. Son yüzyılda geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde emperyal güçlerin de desteğiyle klasik orduların darbelerini gördük ama ilk kez bir "paralı asker" grubunun darbe veya kalkışmasına tanık oluyoruz.
Gerçi son yıllarda ABD ve Almanya dâhil gelişmiş ülkelerde bile darbe girişimlerinden söz edildi ama bu kadar tuhafını ilk kez görüyoruz.
Gerçekten Rusya'daki kalkışma çok tuhaf bir kalkışma. Bir grup "paralı" asker, mevcut orduya karşı ayaklanıyor. Anlaşılan Rusya, dünyanın birçok yerinde kaos ve kargaşayı fırsat bilerek devreye soktuğu paralı askerleri, öylesine güçlendirmiş ve orduya "paralel" bir güç haline getirmiş ki şimdi çok daha fazlası isteniyor.

RUSYA'NIN FETÖ'SÜ MÜ?
Hiçbir devlet buna izin vermez, Rusya da vermeyecek. Putin daha ilk anda sert çıktı:
"Böyle kalkışmalar ülkemizi sırtından bıçaklamaktır. Hainliktir. Wagner güçlerinin arasında şu an hainler var. Silahlı ayaklanma ve herhangi bir iç ayaklanma Rusya'ya bir darbedir. Bunun cezası ağır olacaktır."
Bu işin arkasında CIA veya başka bir güç var mı bilmiyorum ama farklı görünse de işlev açısından bu ayaklanmayı, bizdeki FETÖ'nün 15 Temmuz darbe ve işgal girişimine benzetmek hiç abartı olmaz.
Tam da bu yüzden, 15 Temmuz'da Putin'in Türkiye'ye destek vermesi gibi Başkan Erdoğan da Putin'i ilk arayanlardan oldu ve ayaklanmaya karşı destek verdi. Bu destek ve Türkiye'nin tecrübesi, Rusya ve Putin için çok çok önemli.
Bu kalkışma büyük ihtimalle bastırılacak ancak ABD-Rusya ilişkilerinin en kritik döneminde Rusya'ya bedeli de ağır olacak. Paralı bir güç, ordu içinde ordu olacak kadar güçlendirilirse bu son da kaçınılmaz olur.

***

AKŞENER'İN ÖFKESİ

Gözümüz kulağımız Rusya'daki darbe girişimindeyken, göz ucuyla da olsa Ankara'daki İyi Parti kongresini de izledik. Daha çok da bir aydır susan İP Genel Başkanı Meral Akşener'in kime patlayacağını, öfkesini kime kusacağını merak ettik.
Hiç şaşırtmadı, beklendiği gibi ilk öfke patlaması, 5-6 yıldır birlikte yol yürüdüğü ve giderek çok benzediği CHP'ye oldu:
"Biz bu parti seçime girebilsin diye CHP'den 15 milletvekili istedik, hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Ben kendimi çok aşağılanmış hissettim. Çok çaresiz hissettim. 15 milletvekili almak bize kuyruk siyasetine mal oldu!"
Özellikle İstanbul seçimlerinin kazanılmasında "HDP'ye teşekkür edilmesi" herhalde çok ağırına gitmiş ki şöyle diyordu: "İnsafınız kurusun. Anladım eşitlemeye çalışıyorsunuz. İstanbul'da kazandıran HDP dediğiniz gibi. İyi, bundan sonra size hayatta başarılar diliyorum."

'SAYGISIZLAR, NE İSTİYORSUNUZ?'

Akşener, Kılıçdaroğlu'nu ayrı tuttuğuna göre bu sözleri kime söylüyor ve kimi suçluyor belli değil. Daha önemlisi, HDP'ye teşekkür edilmesine kızarken, HDP'nin Kılıçdaroğlu'na oy vermesine, o oylarla kendisinin cumhurbaşkanı yardımcılığına seçilme ihtimaline neden itiraz etmediğine hiç değinmiyor.
Buna rağmen şu sözü de veriyor:
"Bundan sonra ortak da aramayacağız."
Sahi, 6 Mart'ta kumar masasına döndüğünüz gibi geri dönmeyeceğinizin garantisi ne? Ülkeye demokrasi getirmek için yola çıkan Akşener, son öfkesini de parti içi demokrasi eksikliğinden şikâyet edilen bir zamanda partililere yöneltti:
"Şimdi kongreye gidiyoruz. 3 hakkım var. Bir çarşaf, iki yarı çarşaf, üç blok. Bana kala kala kura kaldı. Ben kura mı çekeyim? Milletvekillerini kurayla mı belirleyeyim. GİK'i kurayla mı belirleyeyim? Saygısızlar, ne istiyorsunuz?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA