Onca tartışmadan sonra bütün gözler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İP Genel Başkanı Meral Akşener buluşmasına çevrildi.
Görüşmeyi, son "Saraçhane Operasyonu"nu tersine çevirdiği için eli güçlenen Kılıçdaroğlu istemişti.
Akşener ise onun bu davetini istemese de masanın "Bir Bozan"ı olmamak için kabullendi. Ama ne yazık ki, tebessümle başladığı "İkili Masa"dan yüzü düşmüş bir şekilde çıktı. Deyim yerindeyse kimyası bozuldu.
Eee... Kolay değil, aylardır devreye soktuğu bütün projeleri elinde patlamıştı. Ne CHP üyesi İmamoğlu'nu "Fatih" ilan etmesi, ne siyaseten hoşlanmadığı Mansur Yavaş'a güzellemeler yapması onu öne çıkarmaya yetmemişti.
Dahası açık açık "Kazanamayacak aday" diyerek Kılıçdaroğlu'na karşı çıkması da elinde patlamıştı.
Sonunda gözünü karartarak, pusuda bekleyen İmamoğlu'yla birlikte "çak" yaptığı Saraçhane Operasyonu'na bile imza attı.
Bu kadarına Kılıçdaroğlu da dayanamadı ki, karşı atağa geçti ve ilk kez hem İmamoğlu'na hem de onu öne sürüp siyaset yapan Akşener'e açık meydan okudu. İmamoğlu'nu gruba çağırdı ve konuşturmadı. Aynı şekilde Akşener'i de uyardı: "Bir parti, başka bir partinin içişlerine karışmamalı..."
Bu kavgayı dışarıdan birileri uydurmadı, CHP ile İP arasında ve Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında yaşandı, hâlâ da yaşanıyor. Bu yüzden masada derin bir çatlak var ve bu çatlak giderek büyüyor.
Bunun bir nedeni küresel güç merkezlerinin daha "kullanışlı" aday arayışıysa bir diğeri de Akşener'in siyaseten sıkışmasıydı. Akşener, bir proje olarak devreye soktuğu partisini bir türlü büyütemedi ve düşüşe geçirdi.
İşte Akşener bunu durdurmak ve masanın adayını belirleyen isim olarak partisini kurtarmak istiyor. Engel gördüğü Kılıçdaroğlu'nun adaylığını da bu nedenle istemiyor. İmamoğlu da bu sayede aday olacağını düşünüyor. Masadaki asıl kavga da bu... Bu saatten sonra belki Kılıçdaroğlu geri adım atar mı bilemem ama küreselciler de foncu medya da boş durmayacak.
***
'CHP BANA KARŞI'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki terör ve hukuki mesele, bilinçli bir biçimde cumhurbaşkanı adaylığıyla ilişkilendiriliyor.
İBB Başkanı İmamoğlu, hem ceza aldığı "ahmak" davasını hem de İBB'deki terör soruşturmasını bu anlamda engel olarak görüyor ve bunlar üzerinden siyaset yapıyor. Kılıçdaroğlu bu duruma ne der bilemem ama dün yaptığı basın toplantısına cevap İçişleri Bakanı Soylu'dan geldi.
Bakan Soylu, belediyeye alınan terörle iltisaklı kişileri anlatırken şöyle diyordu:
"Bu kişileri alırken referansınız nelerdi? Hangi yetenekleri dolayısıyla aldınız, bunları kim önerdi? 'Terör örgütleri buraya girmemiştir' diyemiyor. 'KHK ile işten çıkarılanları biz hülle ile işe aldık, yalandır' demedi."
CHP-İmamoğlu ilişkisine ilişkin şu sözleri de çok tartışılacak gibi:
"İBB Başkanı beni aradı, 'CHP Genel Merkezi bana karşı, beni ezdirme' dedi."
Ama en ilginci Bakan Soylu'nun, İmamoğlu'nun, hakkında açılan dava veya soruşturmaları "adaylığına engel" olarak sunma çabasına verdiği cevaptı:
"Diyorlar ki bunlar İstanbul'a çökmek istiyor. Bizim niye böyle bir derdimiz olsun. Bu sorunun cevabını biliyor musunuz? İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı oldu, İBB ne olacak? Kanun ne der: Meclis seçer. Mecliste kim çoğunluk? Sanki bunları kimse bilmiyormuş gibi, bir mağdur edebiyatı yaparak, tembelliğini örtmek için sadece bir saldırı politikası uyguluyorlar."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz