Muhalefet ve besleme medyası iki yıldır toplumu ekonomik kriz tellallığıyla korkutarak iktidarı erken seçime zorluyor. Kriz tellallığı yetmeyince, salgında yeterli önlem alınmamasına ve aşının zamanında yapılmayacağına sarıldılar.
Son haftalarda buna organize suç örgütü liderinin iftiraları da eklendi ama sonuç yine değişmedi. Çünkü bütün bunlara rağmen, Türkiye yeni yatırımlara devam ediyor, ihracatta rekora koşuyor ve kalkınma rakamları gelişmiş ülkeleri bile geride bırakıyordu.
Bu durum doğal olarak kamuoyu yoklamalarına da yansıyor ve AK Parti ile CHP arasındaki oy farkı hâlâ 12-15 puan olarak sürüyordu
Bu tablo sadece içerideki muhalefetin değil dışarıdakilerin de ezberini bozuyordu. En başta ABD Başkanı Joe Biden ve ABD elitlerinin.
Onlar, bugüne kadar Başkan Erdoğan yönetimini devirmek için "darbe" dahil her şeyi yaptılar. Ancak başaramadılar. Şimdi yeniden kolları sıvayıp harekete geçtiler. Kimi ABD'de darbeci FETÖ'cülerle "demokrasi" derneği kuruyor, kimi mafyatik tipler üzerinden algı oluşturuyor, kimi de PKK ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle ülke içini karıştırma hesabı yapıyor.
Herhalde bütün bunlardan da umutlarını kestiler ki, şimdi Pensilvanya'nın merkezinde olduğu kirli bir yöntemi devreye sokma hazırlığındalar.
İlk duyduğumda inanamadım. Biliyorsunuz, FETÖ Türkiye'nin son 40 yılında devletin kılcal damarlarına kadar girdiği için, olup bitenlere hâkim bir yapıydı. Bu yüzden de planladığı 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri başarısız olunca, önemli üst düzey FETÖ'cülerin büyük çoğunluğu yakalanmadan yurtdışına kaçtı.
Şimdi bu kaçak FETÖ'cülerden 50'sinin Türkiye'ye dönüp teslim olacağı söyleniyor. "Öyle şey olur mu?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama karşımızda dünyanın en şeytani örgütü, o örgütü kullanan karanlık bir yapı varsa, her şey mümkün. İkisi de Türkiye'nin kaosa sürüklenmesi için her şeyi yapar.
Tabii olayın asıl planlayıcısı ise FETÖ'yü de kullanan o karanlık yapı... Bu yüzden Rus muhalif Aleksey Navalny örneği veriliyor. Denilen şu: FETÖ'nün önde gelen 50 ismi Türkiye'ye gönderilecek, adamlar tutuklanacak ve ülkede kaosun fitili ateşlenecek. Böylece bir yandan ABD ve AB devrede olacak, gelen FETÖ'cülerin "insan hakları" gerekçe gösterilip Türkiye'ye yüklenilecek, diğer yandan örgütte cezaevindeki yandaşlarına "sizi unutmadık" mesajı verilecek.
Benzer bir yaklaşımı Rus muhalif Navalny ile de denediler. O günlerde Prof. Dr. Hasan Köni, şöyle bir değerlendirme yapmıştı:
"Şu anda ABD'deki yeni yönetim, Rusya ile insan hakları konusunda ve Karadeniz'deki alanlarda mücadele edecek. Silahlanma yarışlarından sonra en pahalı olan şey bu. Böylece Rusların bu konulara odaklanması gerekecek."
Son günlerde bir hayli gündem olan Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı, Türkiye düşmanı neocon John Bolton ile FETÖ'cü eski CHP Milletvekili Aykan Erdemir'in kurucusu oldukları Türkiye Demokrasi Projesi hayra alamet değil. Bu kirli hesabın bir parçası olarak kurulduğuna şüphe yok.
Uzun süredir bu kirli yapıyla mücadele eden Kafkasya Vakfı Başkanı Hayati Küçük, çok özel bir noktaya dikkat çekiyor:
"Kaç kişi gelir bilemem ama şunu yapacaklar: Hem Batı kamuoylarında bilinen hem de cezaevlerindeki örgüt militanlarına güven verecek isimler seçilecek. Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil ve Ekrem Dumanlı gibi..."
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz