CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, sadece üyesi olduğu CHP'nin adını değil siyaseti de kirletiyor. Büyük ihtimalle de siyaset tarihine, Parsadan'ın şirret versiyonu olarak geçecek. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali, kendi işlediği suçların üstünü örtmek için şimdiye kadar bağırıp çağırıyor, en fazlası balyozu eline alıp kendi kaçak villasını yıkıyordu ama artık ipin ucunu kaçırdı ve içindeki darbeci canavarı açığa çıkardı. Öfke ve nefret kusarak Başkan Erdoğan'a saldırdı:
"Sizi seçimle indirdikten sonra vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım..."
Hadsizliğin bu kadarına pes doğrusu... Hani "darbeyle veya muhtarıyla" falan dese biraz daha inandırıcı olacak. Ama işin garip tarafı şu: Neden CHP böyle meczupların da yer bulduğu bir partiye dönüştü? Neden, ya rahmetli Menderes'in sonunu hatırlatan biri çıkıyor, ya medyayı kapatan biri ya da siyasileri TRT'de yargılatan birileri?
Türkiye'nin ayağındaki asıl pranga bu. Bunu değiştirmek de ne yazık ki hiç kolay değil. Değişim kolay olmadığı için de doğal olarak CHP'nin ürettiği meczuplar öne çıkıyor.
İşte o meczuplardan birinin saldırganlığıyla karşı karşıyayız. Şimdi gelin bir milletvekilinin neden meczuplaştığına yakından bakalım.
Onu ilk kez bu köşeye taşıdığımda CHP Genel Başkan Yardımcısı'ydı ve şöyle anlatmıştım:
"O bir siyasetçiden çok 'maraza çıkarma' ve 'iftira atma' konusunda uzman biri... Çıktığı programlarda masa kıran, bağırıp çağıran, yolsuzluk ve kaçak yapılaşma konularında mangalda kül bırakmayan 'solcu' bir siyasi aktör."
Sonra da sözü bu solcu milletvekilinin İzmir Çeşme'de yaptırdığı kaçak villaya getirmiştim:
"Erdoğdu, bir süre önce İzmir Çeşme'nin Ildır Günkent Sitesi'nden bir villa satın aldı. Sezon biter bitmez de tadilata başladı. Ancak yapılanlar tadilat sınırlarını aşıp, villa 'malikâne'ye dönünce site yönetimi ayağa kalktı. Ağırlığı CHP'lilerden oluşan site yönetimi, durumu 13 Ekim 2019'da üyelerine duyurdu."
Ortada CHP'lilerin karşı çıktığı bir kaçak villa vardı ve haberden sonra o villanın yıkım kararı verildi. Hatta kendisi balyozu eline alarak o kaçak villanın bir kısmını da yıktı. Bildiğim kadarıyla arkadaki kaçak odalara kimse dokunmadı.
Haber doğruydu ve bunu da bizzat kendisi balyozla yıkarak göstermişti. İkinci haber ise yine İstanbul Moda'da satın aldığı bir evle ilgiliydi ve nasıl aldığı sorgulanmıştı. Önceki gün de Sabah Gazetesi, Erhan Öztürk imzalı "İkinci skandal, kaçaktan vazgeçmiyor" başlığıyla bu haberi kamuoyuna duyurdu:
"CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun bu sefer de iskânı olmayan lüks binadan dubleks daire satın aldığı ortaya çıktı."
Normalde bir milletvekili hakkında çıkan böyle bir haberi, doğru değilse yalanlaması gerekiyor. En kötü ihtimalle olayı mahkemeye götürür ve yalan haberi tekzip eder. Ama "hak, hukuk, adalet" diyen Erdoğdu, bunları yapmıyor, suçüstü yakalanmış biri gibi "maraza" çıkartıyor. Boşuna "Parsadan" demedim...
Öyle ki, Şişli Belediyesi'nden Sarıyer ve Çeşme'ye el atmadığı, kovalamadığı iş yok. Bu gerçeği ve milletvekilliğinden çok "iş bitirme" peşinde koştuğunu bütün CHP'liler bildiği ve konuştuğu için de "Niye bir tek beni görüyorsunuz?" diye deliriyor.
Son bir soru: Merak ediyorum, Şişli'den Sarıyer'e gönderdiğin Uğur Bey'le ilişkiniz sürüyor mu?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz