Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

İnce’nin çıkışındaki asıl sürpriz

Siyasette zamanın ruhunu yakalamadığınızda işiniz zor. İster Meclis'te 20 kişiyle grup kurarak işe başlayın, ister bulunduğunuz partideki en etkili isimlerle yola çıkın, ister de ülkenin en önemli aydınları arkanızda olsun yeni bir hareket başlatmanız kolay değil.
Siyasi tarihimizde Turhan Feyzioğlu'ndan Erkan Mumcu'ya, Cem Boyner'den İsmail Cem'e böyle onlarca örnek var. Birçoğu partileşmeye bile geçemeden siyaset sahnesinden silinip gitti.
Buna karşın, Menderes'ten Demirel'e, Özal'dan Erdoğan'a, zamanın ruhunu yakalayanlar hem iktidar oldu, hem de ülkede önemli değişimlere imza attı. Bu iki siyasi çizgi arasında biraz ikincilere benzeyen bir başka hat daha var: Ecevit hareketi... O, 70'lerin başında zamanın ruhunu yakaladı, ancak CHP bagajı nedeniyle yine tek başına iktidar olamadı. Hem o, hem de 90'ların sonunda DSP'yle yakaladığı fırsatı ise kötü kullandığı için partisi yüzde birlere kadar indi.
Şimdi o siyasi çizgide benzer bir arayış dikkat çekiyor. CHP'nin geçen dönem cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yeni bir siyasi yolculuğa çıkıyor. Partisinden de istifa etti. Buraya kadar sürpriz yok, beklenen bir şeydi.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


Yeni duygudaşlık hattı
Ancak sürpriz olan başka bir şey vardı; İnce'nin siyasi söylemi. O kadar açık ve net bir siyasi perspektif çizdi ki, küçümseyenler bile dönüp bakmak zorunda kaldı. Bugüne kadar söyledikleri de bilindiği için herkesi şaşırttı. Büyük olasılıkla kendisi de yeni yeni bu noktaya geldi ve parti içinde kalanların bile itiraz etmeyeceği gerçekleri seslendirdi. Bir anlamda yeni bir "duygudaşlık" hattı oluşturdu.
Bu da CHP içinde HDP'lileşmeden, marjinal sol söylemlerden rahatsız olan, milli meselelerde hassasiyet gösteren ama "Kol kırılır yen içinde kalır" diyerek susan sessiz bir çoğunluğu heyecanlandırdı. Heyecanlandılar, çünkü İnce, lafı eğip bükmeden son 10 yılda CHP içinde yaşanan hissiyatı dile getirdi:
"ABD'den demokrasi dilenenlerle yolumu ayırıyorum. Mustafa Kemal deyip Mustafa Kemal Atatürk diyemeyenlerle yolumu ayırıyorum. Sahte CHP'lilerle yolumu ayırıyorum. FETÖ'cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum. 'Ne işimiz var Libya'da' deyip, Mavi Vatan'ı kavrayamayanlarla yolumu ayırıyorum. 'Türkiye maalesef Azerbaycan'a yardım etti' diyenlerle yolumu ayırıyorum."
Bir CHP'liden ilk kez duyulan bu tespitler yenilir yutulur gibi değil. Bu da CHP içindeyken sessiz kalan bir siyasi aktörün, sokağa indiğinde ve dışarıdan baktığında zamanın ruhunu nasıl yakaladığını ve "Küreselci-Millici" gibi kritik bir ayrışmasında tarafını netleştirdiğini gösteriyor. Bu nedenle bu çıkışı sadece "küresel dostlar"a umut bağlayan CHP'yi değil, İYİ Parti'yi de derinden sarsacak. Böylece İnce, muhalefet cephesinin görmezden geldiği siyasi bir damar yakaladı ve onun üzerinde siyaset yapacak.

HDP ve Demirtaş
Söylediklerinin içini doldurup arkasını getirirse siyaset üretemeyen ve giderek birbirine benzeyen muhalefet karşısında "yerli ve milli" muhalefetin cazibe merkezi olabilir.
Ancak hâlâ İnce'nin de açıklık getirmediği konular var; ilk sırada HDP'yle ilişki ve Demirtaş meselesi geliyor. CHP'den ayrılan üç milletvekili bu konuda net bir tavır sergilemelerine rağmen İnce konuşmadı. İkinci yumuşak karnı, yer alacağı ittifak meselesi... Bunu da aslında zaman gösterecek ama işi hiç kolay değil. Hem "FETÖ'cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum, 'Türkiye maalesef Azerbaycan'a yardım etti' diyenlerle yolumu ayırıyorum" diyeceksin hem de bunu söyleyenlerin ittifakının içinde yer alacaksın.
Sürekli kan kaybeden CHP'nin işi zor ama İnce'nin ki de kolay değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA