Başkan Erdoğan, 2021 sonrasına damgasını vuracak ve Türkiye'nin 60 yıllık özlemi olan yeni anayasa hamlesini şu sözlerle açıkladı: "Türkiye'nin yeni bir anayasayı çalışmasının vakti gelmiştir."
Sonra da muhalefet partilerinin ezberini bozan şu çıkışı yaptı: "Öyle terör örgütüyle iltisakların gölgesinde yürütülebilecek bir iş değildir. Milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, ortaya çıkan metnin mutlaka milletin takdirine sunulması gerekmektedir."
İşte ezber bozan şey tam da bu... Kapalı kapılar ardında yeni bir anayasa çalışması yapan ama halktan saklayan muhalefet bu öneri karşısında ne yapacağını şaşırdı. Şaşırmakta da haklılar, çünkü güzel güzel 2023'e kadar hem olmayacak "erken seçim" tartışmalarıyla hem de uydurulmuş "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisiyle toplumu oyalayarak gideceklerdi.
Şimdi gidemeyecekler, çünkü o argümanları ellerinden alındı. Bu gerçeği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan anayasaya uymanız gerekir" diyerek değiştiremeyecek.
Aynı şekilde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Kemalistleri fiştekleyen "'Yeni anayasa' dediğiniz zaman sıfırdan bir anayasa yapmak gibi bir iddia ise o zaman ikinci cumhuriyetin kuruluşu anlamını taşır ki bunun cevabını almamız gerekiyor" sözleri de işe yaramayacak. Ne derlerse desinler, bu hamle onları, toplumun önüne yeni ve demokratik bir anayasa metni koymaya zorlayacak.
Bu da şu anlama geliyor, artık CHP ve İYİ Parti, HDP oylarını garantilemek için kapalı kapılar arkasında "Hele bir Erdoğan'ı iktidardan indirelim, gerisi kolay" deyip "özerklik" pazarlığı yapamayacak. Yapsalar bile açık açık yapacaklar. Bu durumda ya gerçekten HDP'nin taleplerinin de yer aldığı yeni bir anayasa çalışması yapıp toplumun önüne çıkacaklar ya da ipe un serip toplumu oyalayacaklar.
Her ihtimalde siyaset daha da şeffaflaşmış olacak. Halk da kimin nasıl bir yeni toplumsal sözleşme istediğini veya isteyemediğini görüp ona göre oy verecek.
***
YA BALİNA, RUSLAR TARAFINDAN AJAN OLARAK YETİŞTİRİLMİŞSE!
Z kuşağı hatırlamaz ama 90'larda hayatımıza giren ilk özel televizyonlar, haber ve eğlence açısından müthiş yenilikler getirmişti. Resmi TRT haberi gitmiş, sokağın rengini, hareketliliğini yansıtan haberler dönemi başlamıştı. İşte o haberlerden biri de o yıllarda müthiş ilgi çeken Beyaz Balina Aydın haberiydi. Sinop'un Gerze kıyılarında bir Beyaz Balina görülmüş ve müthiş ilgi çekmişti.
Halkın Aydın adını verdiği balina Karadeniz'de balıkçı teknelerinin önüne çıkıp taklalar atarak gösteri yapıyor, onu görmek için de kıyılar dolup taşıyordu. Haber buydu. Ama orada kalmadı. Habere imza atan sevgili arkadaşım gazeteci Fuat Uğur, işin peşine düştü ve ne olduğunu öğrenene kadar takip etti. Şimdi öğreniyorum ki, o küçük bir haberden uluslararası istihbarat örgütlerinin "Acaba Rus casusu mu?" diyerek ilgilendiği hatta Sovyet sisteminde yaşanan acılardan Gorbaçov'un perestroykasına, Sinop'tan Odesa'ya uzanan, içinde insan ve hayvan sevgisi olan harika bir öykü çıkmış... Bunu da Uğur'un son öykü kitabı Köçek'ten öğreniyoruz.
Kitaba da adını veren "Köçek" dahil öykülerindeki kahramanların her biri, "yeni bir dünyanın kapılarını aralayıp aynı zamanda bir yerlerden tanıyormuş hissini verecek kadar aramızda dolaşıyor". Keyifli okumalar.