Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

‘FETÖ en büyük musibet’

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçen hafta önce Berlin'de Alman, sonra da Budapeşte'de Macar mevkidaşıyla bir araya geldi ve önemli görüşmeler yaptı. Özellikle Alman mevkidaşı Annegret Kramp-Karrenbauer'la görüşmesi önemliydi; çünkü iki ülke arasında son dönemde hem Akdeniz'de Irini gerilimi yaşanmış hem de Almanya bir süredir Türkiye'ye milli savunma alanında ciddi bir ambargo uyguluyordu.
Son dönemde çok tartışılan Tank Palet Fabrikası'nda tank üretilmemesinin nedeni, anlaşma yapıldığı halde Almanların son dakikada tank motoru vermekten vazgeçmesiydi. Aynı şekilde Obüs tank motoru ve çok sayıda farklı yedek parçayı da vermekten vazgeçmişti.
Tabii bu ilişkinin sadece ticari ve askeri boyutuydu. İşin bir de NATO eksenli askeri ve siyasi boyutu vardı. İki bakanın görüşmesi bu nedenle çok çok önemliydi. Peki, görüşme nasıl geçmişti?
İşte bu sorunun cevabı için Bakan Akar'la İstanbul'da buluştuk. Önce görüşmenin gidişatıyla ilgili bilgi verdi: "Son derece samimi, açık, şeffaf görüş alışverişinde bulunduk. Birçok konuda görüş ve değerlendirmelerimizi Sayın Bakan ile paylaştık. Biz Almanya'yı çok yakın dost, ortak ve müttefik olarak görüyoruz."
İki konuya da özel vurgu yaptı. Birincisi Libya'ya giden Türk gemisiyle ilgiliydi
"Irini operasyonunu da konuştuk. Orada tarihin yüz akı bir sonuç çıktı. Aradıklarını bulamadılar, yiyecek çıktı. Biz de bakanla bir daha böyle olaylar olmaması için iletişim kanallarının açık olması kararını aldık."
İkincisi de FETÖ konusundaki uyarıydı: "Almanya, FETÖ üyelerinin en yoğun yaşadığı yerlerden birisi. Böyle giderseniz 5-10 yıl sonra başınıza ciddi anlamda bela alacaklarını ifade ettim. Bu konuda kendilerinden destek beklediğimizi, daha somut adımlar beklediğimizi ilettik." Milli Savunma Bakanı Akar'la sohbetin tek konusu elbette Almanya-Türkiye ilişkileri değildi. ABD'nin yeni yönetiminden Yunanistan'a, Kıbrıs'tan Libya'ya uzanan birçok konuyla birlikte FETÖ ve PKK gibi Batı'yla ilişkili sorunları da konuştuk.
İşte Bakan Akar'ın bu konulara ilişkin söyledikleri:

'NATO'nun Güneydoğu sınırını biz koruyoruz'
Biz Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıyız. NATO'da bütün görevlerimizi eksiksiz yerine getirdik. NATO'ya kuvvet bakımından birinci, harekât ve operasyonlarda beşinci, ortak bütçe bakımından sekizinci katkı veren ülkeyiz. Doğu Akdeniz'de NATO'nun askeri veri açısından savaş gemisi, ticaret gemisi, hava durumu, denizaltı gibi birçok alanda yapılan çalışmaların yüzde 70'ini bir sağlıyoruz. Karadeniz'de ise yüzde 44.
NATO'nun güneydoğu sınırlarını koruyan, Suriye'de, Libya'da dengeyi sağlayan biziz.

'Türkiye ile üç kez savaşın eşiğinden döndük'
Yunanistan'la istişare görüşmeleri sürüyor. Bunlarsız olmuyor. Aramızda birçok sorun var, biz görüşmelerle halledilebileceğine inanıyoruz. Yunanistan, sorunu AB ve ABD'ye taşımaya çalışıyor. AB içinde Türkiye'yi NATO'dan çıkarmaya çalışan bir grubun varlığını biliyoruz.
Yunanistan, Ege Denizi'nin sınırlarını Girit'in kuzeyi, biz ise Girit'in güneyi olarak görüyoruz.
Yunanistan, Girit'i Akdeniz'de gibi görüyor, Girit Adası Ege içindedir
1932'den 1947'ye kadar tam bir yayılmacı anlayışla adaları da kendilerinin görmeye başladılar. Gayri askeri statüdeki 16 adayı silahlandırdılar.
"Kim yayılmacı?" diye sordum bakana... Paris ve Lozan Antlaşması var, buna rağmen silahlandırdılar. Uluslararası antlaşmaları adeta yok sayıyorlar.
Şimdi Avrupa kapılarında kendi hukuksuzluklarını perdeleyip gerçekle bağdaşmayan sorunları anlatmaya çalıştılar, çalışıyorlar.
Madem dostluktan bahsediyoruz, bu adaları uluslararası anlaşmalar gereğince silahsızlanmış haline döndürün.
Yunan bakan, Alman bakana "Türkiye ile üç kez savaşın eşiğinden döndük" demiş.
Bizim ne böyle bir düşüncemiz oldu, ne bu yönde bir aksiyon alma durumumuz. Çok fazla rüya görüyorlar.

'ABD'den empati bekliyoruz'
ABD Başkanı Biden, sekiz sene başkan yardımcılığı yaptı, Amerika'yı biliyor, bürokrasiyi tanıyor. Ortadoğu'yu ve dünyayı tanıyor, daha reel davranmalarını bekliyoruz.
ABD Ankara Büyükelçisi'nin son açıklaması talihsiz, tutarsız ifadeler barındırıyor.
S-400 konusunda Amerikalılara, "Birlikte ortak bir çalışma grubu kuralım, isterseniz NATO da katılsın. Anlaşalım konuşalım" dedik. Yeni yönetimden, daha kurallar çerçevesinde, teamüllere uygun, reel politiğe uygun şekilde davranmalarını bekliyoruz. Ama önyargıyla yaklaşır mı onu da göreceğiz. Empati yapmalarını bekliyoruz. Biz rasyonel yaklaşıyoruz, duygusal değil. ABD Savunma Bakanı önceden tanıdığımız biri. Tebrik ettik ama henüz dönüş olmadı.
Türkiye ile ittifak yapmaları ABD'nin de, NATO'nun da işine yarar.

'Kandil mitini bitirmek lazım'
S-400 meselesini öyle veya böyle çözebiliriz ama PKK-YPG meselesini çözemeyiz. YPG veya SGD, PKK'nın aynısıdır.
Kürtler masum ama PKK ve YPG, Kürt değil. Nasıl ki DEAŞ Müslümanları temsil etmiyorsa, PKK da Kürtleri temsil etmiyor. Ama Batı'da Sevr'den beri bir devlet kurma yaklaşımı var. Bunu şimdi daha geniş bir alana yaymış durumdalar.
Buna karşı ciddi bir lobi çalışma yapılması gerekiyor. İş dünyasının, medyanın, diplomasinin harekete geçmesi gerekiyor.
Güvenlik güçleri içeride ve dışarıda ciddi bir mücadele yürütüyor. Bağdat ve Erbil'le görüştük, görüşüyoruz. Onlarla birlikte terörü bitirmek için her şeyi yapmaya hazırız. Kandil mitini bitirmek ve terör bayrağını yırtmak lazım...
ABD, Türkiye ile ittifak yapmalı, beraber çalışmalıyız. Artık gerçekleri görmelerini ve buna göre hareket etmelerini bekliyoruz.
Peki, anlaşılan ABD, bir PKK koridoru oluşturmaktan vazgeçmeyecek gibi, ne diyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanımızın bir sözü var: Gerekirse kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.
O noktaya gelir miyiz?
Gelmez inşallah...

'Libya'nın yeni hükümetiyle ilişkimiz iyi'
Biz Libya'da yabancı asker kapsamında değiliz. Libya hükümetinin daveti, askeri işbirliği ve eğitim anlaşması çerçevesinde orada bulunuyoruz. Yeni yönetimle ilişkimiz gayet iyi. Nizami orduya yardım ediyoruz. Sorun yok. Bu arada Fransa, Yunanistan ve BAE'nin orayla ilişkisini de yakından takip ediyoruz

'FETÖ, bir memleketin başına gelebilecek en büyük musibet'
Almanya, FETÖ üyelerinin en yoğun yaşadığı yerlerden birisi.
Böyle giderse 5-10 yıl sonra başlarına ciddi anlamda bela alacaklarını ifade ettim.
Bu konuda kendilerinden destek beklediğimizi, daha somut adımlar beklediğimizi ilettik.
FETÖ konusunda TSK komuta kademesi aynı kararlılıkla, aynı şiddette mücadelesine devam ediyor.
İçimizde hâlâ olabilir mi, olabilir. Bu örgüt kripto, gizli bir örgüt. Bir kişi hakkında yeni bilgiler, yeni belgeler geldikçe işleme anında konuluyor.
Tuğgeneral Serdar Atasoy hakkında 2017 yılında kovuşturmaya yer olmadığı kararı var. Sonradan gelen ilave bilgi, belge ile durum değişebiliyor. Balyoz'dan yatmış. Hakkında KYOK olan biri için de askerlik görevini yapmaya engel bir şey söz konusu olmuyor. Ama İstihbarat görevine başlatılmadı.
Bugün ordudan atılmış binlerce FETÖ'cü var.
Bu bir süreç, kanaat, istihbarat, bilgi ve belge önemli.
FETÖ meselesi, bir memleketin başına gelebilecek en büyük musibet.
Herhangi bir ülkeyle savaşırsın üç beş gün sürer, bir ay sürer.
15 Temmuz'dan sonra görevden atılanlar oldu. Aksama oldu mu? Hayır. Bakın şimdi bir pilot, beş pilotun işini yapıyor. Tedariklerimiz oldu. Önceden ayrılanlar döndü. Sivil havacılıktan gelenler oldu. Güven geldi. Adeta tarih yazıyorlar.
Gemi seyir saatleri var, şu anda Deniz Kuvvetlerimiz son yirmi yılın zirvesinde.

TSK'dan atılan FETÖ'cü sayısı
150 general amiral, 9373 subay, 9923 astsubay, 1255 uzman erbaş-er, 446 memurişçi. Bakan imzasıyla 5850... 3275 kişi de idari işlemlerle geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. Toplam 21 bin 147 ihraç.
15 Temmuz'dan bu yana 581 kişi de OHAL Komisyonu tarafından göreve iade edildi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA