ABD seçimlerini kaybeden Trump'ın seçimlerde oylar çalındı diyerek başlattığı protesto süreci, önceki gün Kongre'nin basılmasıyla noktalandı. ABD hatta dünya şoktaydı. Demokrasinin beşiği ABD'de böyle bir şey olur muydu? Oldu ve 5 kişi yaşamını yitirdi, onlarca insan yaralandı ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Doğrusu bu kadarı bile ABD'lileri korkutmaya yetti.
Bakın Biden ne diyor: "Onlar protestocu değil isyancı bir kalabalıktı. Onlar yerli terörist. Yapılan protesto değil, kalkışmadır."
Eski Başkan Obama: "Başkanın kışkırtmasıyla Kongre binasında yaşanan şiddeti haklı olarak milletimiz, büyük bir onursuzluk ve utanç anı olarak hatırlayacaktır."
Washington Post: "Trump taraftarı çete, Kongre binasını kuşattı."
CNN: "Çete, ABD başkentini işgal etti."
Düşünsenize dünyanın birçok ülkesinde "darbe" yaptıran, kalkışmalara destek veren, vekâlet savaşlarıyla kan ve gözyaşı akıtan ABD'nin tarihinde ilk kez Kongre binası basılıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
İşin burada bitmeyeceği de çok açık. Trump'la birlikte Cumhuriyetçileri de aşan bir dip dalganın ABD'yi çok daha derin krizlere sürükleyeceği öngörülüyor.
Trump'ın öncülük ettiği saldırganlık ve demokrasi dışı davranışlar çete dahil her türlü nitelemeyi hak etse de bir gerçeği açığa çıkardı: ABD'nin ikiyüzlülüğünü... Yani kendilerine yönelince "kalkışma, terörist veya çete", başkalarına yönelince "demokratik hak arayan güçler" nitelemesindeki çifte standart...
Bu gerçek bundan sonra her olayda ABD'nin karşısına çıkacak. Çıkacak ama acaba ABD yönetimi bugüne kadarki siyasetini gözden geçirecek mi? Ya da bu süreçten bir ders çıkartır mı?
Örneğin Biden ve ekibi, yaşadıkları kaostan sonra 15 Temmuz'da Meclis'i bombalatan, 251 insanımızı katleden FETÖ elebaşı Gülen'e "terörist" diyecek mi?
Ya da Kongre'yi basanlara terörist veya çete diyen Biden, bizzat kendilerinin "terörist" ilan ettiği PKK ve YPG'yi silahlandırmaya devam edecek mi?
Bu adımları atmaz ve yeni gayri nizamı harp teknikleriyle dünyayı karıştırmaya devam ederlerse sadece Biden'ın değil ABD'nin geleceği de tehlikede olacak.
Kılıçdaroğlu'nu ABD'deki olaylar endişelendirmiş
ABD'de yaşanan kalkışma veya darbe süreci, ister istemez Türkiye'deki iç siyasi tartışmaları da alevlendirecek. Bunun en önemli nedeni başını CHP'nin çektiği sol liberal aydınlardan, sağcı İYİ Parti'ye uzanan muhalefet partilerinin Biden'dan "demokrasi" beklentileri ve içerideki olaylara yaklaşımları.
Onlar da tıpkı ABD'li siyasi aktörler gibi çifte standart yaklaşımlarıyla yüzleşmekten kaçamayacaklar. Beşiktaş'taki Başbakanlık Ofisi'ni işgale kalkışan Gezi'cileri "Alınlarından öpülecek gençler" olarak niteleyen ve 15 Temmuz'u "kontrollü darbe" olarak gören CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün ABD'deki olayları "sivil ayaklanma" olarak niteliyor: "ABD'de seçim sonuçlarını reddeden, demokrasiyi hedef alan, endişeyle takip ettiğimiz sivil ayaklanma girişiminin ardından, sorunun çözülmesi memnuniyet vericidir."
Kılıçdaroğlu ABD'de yaşananlar karşısında duyduğu kaygının onda birini Türkiye'de yaşanan kör şiddet karşısında duysa, ne ABD Türkiye'yi terörle kuşatmaya kalkabilir ne de herkesi rahatsız eden kutuplaşma gerilimi yaşanır.
Tabii daha vahimi de demokrasisi tehdit altında olan ABD Başkanı Biden'dan medet umulması. Ne demişti Biden: "Seçilirsem Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle devireceğim."
Sahi Kılıçdaroğlu ve dostları hâlâ bu beklenti içinde olabilir mi, ne dersiniz?