ABD seçimlerini Jeo Biden'ın kazanması içerideki mandacıları, ABD severleri harekete geçirdi. Daha önce, sadece Türkiye'de değil, Ortadoğu'dan Kafkasya'ya dünyanın birçok bölgesinde "uyuyan hücrelerin" harekete geçeceğini yazmıştım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Utanç verici olsa da bu türlerin en hızlıları Türkiye'den çıktı. Sağcı-solcu veya muhafazakar fark etmiyor, meğer ABD'ye umut bağlayan ne çok insan varmış. Birinciliği de CHP yönetimi kimselere kaptırmadı.
Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahne aldı. "Başkan seçilirsem Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle devireceğim" diyen Jeo Biden'dan "Demokrasiye destek" talep etti.
Sonra sahneye "Amerika'nın Sesi" eski yardımcısı Ünal Çeviköz çıktı. O sadece "demokrasiye destek" talep etmedi, S-400 meselesinden Doğu Akdeniz'e, Libya'dan Karabağ'a Türkiye'nin bugün izlediği dış politikaya karşı çıkarak, ABD'ye teslim bayrağı çekecek bir CHP iktidarı vaat etti.
Ama daha vahimi Türkiye'yi şu iki konuda dünyaya şikayet etti:
"Türkiye, Libya'da BM Güvenlik Konseyi'nin silah ambargosu kararına uymuyor ve Karabağ'a cihatçıları gönderiyor."
Çeviköz'ün bu çıkışları artık öyle bir noktaya geldi ki susan birçok CHP'li de isyan etti. Onlardan biri de CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'ydi.
Hamzaçebi şöyle diyordu:
"Yabancılardan çağrı beklemek züldür."
Çeviköz'ün söyledikleri aslında CHP'nin kuruluş felsefesiyle de çelişiyordu. Milli Mücadele zemininde doğan CHP, her dönem "Atatürk'ün partisi" olmakla övünmüş ve "bağımsızlık" konusunda özel hassasiyet göstermişti.
Şimdiki durum ise tam tersi, Kılıçdaroğlu ve Çeviköz'lü CHP'nin, Atatürk'ün partisi CHP ile bir ilgisi olmadığını bizzat CHP'liler söylüyor. Bu durum bana, İsmet Paşa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra izlediği siyaseti hatırlatıyor. O tarihte İsmet Paşa'nın ABD'yle yaptığı askeri antlaşmalarda, Marshall Planı'yla ilgili tutumda aynı "teslimiyetçi" ruh vardı. Tesadüf mü artık bilemem Çeviköz'ün bugün konuştuğu yer bile Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) adlı düşünce kuruluşu... Yine tesadüf mü bilemem birkaç gün önce solun önemli aydınlarından Prof. Dr. Halil Berktay da Biden'a seslenerek dünyanın "Marshall Planı'nın benzerine ihtiyacı" olduğunu söylüyordu.
Bu noktada İsmet Paşa meselesine itiraz edenler çıkacak ama özellikle Johnson Mektubu'nu hatırlatmam gerekiyor. Tarih profesörleri dahil İsmet Paşa'nın o meşhur mektuba verdiği cevap ne yazık ki yanlış biliniyor. Herkes, Paşa'nın Johnson'a şu cevabı verdiğini söylüyor: "Yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur."
Bu söz yıllarca CHP'nin antiemperyalist duruşunun simgesi olarak tekrarlanıp durdu.
Oysa daha önce de yazdım, bu doğru değil. İsmet Paşa, bu sözü 16 Nisan 1964 yılında Londra'da Time dergisine söylemişti.
ABD Başkanı Johnson'un 5 Haziran 1964 tarihli mektubuna ise bugünü hatırlatan bir cevap vermişti:
"Sayın Başkan, vazifelerini, haklarını bilen bir millet olarak ittifak manzumesi içinde bulunuyoruz. (...) Yardımcı olursanız, Amerikan milletinin tabiatında bulunan adalet hissini kudretli otoritenizle tatbik ettirirseniz meselenin halli mümkündür."
Bu cevapla, bugün Kılıçdaroğlu ve Çeviköz'ün söyledikleri arasında bir fark var mı?
Paşa bu cevabı verdikten sonra apar topar ABD'ye gider ama orada da tehdit edilmekten kurtulamaz.
Hiç kuşkunuz olmasın aynı son, bugün Biden'a selam yollayan CHP'lileri de bekliyor.