CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na; "Yeni seçilecek ABD başkanına Türkiye ile ilişkilerde ne tavsiye edersiniz?" diye soruluyor.
Soru makul ama cevap hiç makul değil. Sıradan bir CHP'linin "Gölge etmesin başka ihsan istemeyiz" diyeceği bir yerde bakın Kılıçdaroğlu ne diyor:
"Türkiye'deki bütün demokrasi hareketlerini desteklemelerini isterim."
Gördüğünüz gibi ne Joe Biden'ın diplomasi danışmanı Michael Carpenter'in, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 satın alması, Doğu Akdeniz, Libya ve Dağlık Karabağ'daki politikalarını "sorumsuzca" olarak nitelemesine bir cevap var, ne de bir sosyal demokrat olarak dünyadaki gelir dağılımı adaletsizliğine bir gönderme.
Sadece ne var biliyor musunuz? İç siyasete müdahale çağrısı... Hem de geçmişi müdahale, işgal ve sömürü üzerine kurulu emperyalist bir ülke liderinden.
Hatırlayın Biden da tam bu çağrıya ve kendi tarihine yakışanı yapacağını söylemişti:
"Başkan seçilirsem Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefete destek vereceğim."
Aslında yakın tarihimiz, bir anlamda ABD'nin siyasi destek verdiği darbe ve müdahalelerle doludur. 15 Temmuz dahil bütün darbelerin gerekçesinde "demokrasi"ye destek yalanı var. Hatta 68 Kuşağı'nı bile bugünkü gibi tam ters bir yerden tuzağa düşürdüler. Mevcut sistemi, "Cici demokrasi" ya da "Filipin tipi demokrasi" diyerek aşağıladılar sonra da darbe yaptırdılar. Olan da gençlere ve bu ülkeye oldu.
Böylece Kılıçdaroğlu'nun, "Hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz" sözü de havada kalmış oldu.
Açıkça Kılıçdaroğlu, Biden'ın "siyasi" desteğine umut bağlamış bir siyasi aktör olduğunu gösterdi. Ama daha vahim olan şey; Kılıçdaroğlu'nun cumhuriyeti kuran CHP'yi ABD'nin aparat olarak kullandığı, PKK terör örgütünün Suriye versiyonu YPG ile aynı seviyeye düşürmesi...
İkisi de ABD'den bir şey talep ediyor.
Şu hale bakın, benzer bir soru PKK'nın Suriye kolu liderlerinden Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin'e de soruldu. "Bugün karşınızda Jeo Biden'ı bulsanız kendisinden ne talep ederdiniz?"
Şahin yeni yönetim konusunda tıpkı Kılıçdaroğlu gibi iyimser olduğunu ve onları tanıdıklarını söylüyor ve ekliyor:
"ABD'nin buraya daha fazla asker göndermesi gerekiyor..."
Biri siyasi diğeri askeri destek istiyor. Bırakın "Bağımsız Türkiye" sloganlarını veya "antiemperyalist" olmayı, bu, Kurtuluş Savaşı koşullarında doğan CHP'nin ne hallere düşürüldüğünün resmidir.
***
Güzel adam Ahmet Kekeç
Onu tanıyanların ortak tanımıyla "güzel adam" Sevgili Ahmet Kekeç'i kaybettik.
Allah'tan rahmet diliyorum. Onu, Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı derin kuşatmaların içinde tanıdım. Farklı siyasal geleneklerden gelmemize rağmen ortak çok noktamız vardı. Vesayet sistemine, darbelere, sivil siyasetin dizayn edilmesine hep karşı çıktı, güçlü kalemiyle bir nefer gibi savaştı. Gerçek bir demokrattı. Sahici ve samimi bir aydındı. Birçok televizyon programında birlikte olduk. Uçlara savrulmadan hep doğru bildiğini söyledi.
Onu, yakın tarihimizin siyasi aktörlerini, kavgalarını anlattığı "Cumhuriyet Apartmanı" kitabıyla daha yakından tanıdım.
Sevgili oğlu Mehmet Hakan Kekeç'in dediğine tek bir kelime ekleyerek, rahmetle anıyorum, mekanı cennet olsun:
"Aslan gibi bileğiyle ve yüreğiyle savaştı..."