Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Dün emperyalizme alet olanlar

ABD seçimlerinin yoğun tartışılması, siyasetçilerin, gazetecilerin hatta aydınların Trumpçı veya Biden'cı diye ikiye ayrılması herhalde basit bir siyasi kamplaşma değil
Bu herhalde sömürge olmadan "zihni sömürgeleştirilen" bir aydın ve siyasetçi gerçeğimize işaret ediyor. Bir anlamda gizli mandacıların varlığına...
İlginç olansa bu türün son zamanlarda daha çok "sol" aydınlar arasından çıkması... Bunların bir ortak özelliği daha var; hayatlarının bir yerinde mutlaka ya darbe yapan cuntaların içinde yer almışlar ya da bir darbeye dışarıdan destek olmuşlar.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bu tipleri, en son topluca ABD seçim sürecinde gördük.
Aralarında kimler yok ki... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan, Hasan Cemal'e, solun ideoloğu olarak bilinen Murat Belge'den Hayko Bağdat'a onlarca siyasetçi, gazeteci Biden'ın zaferini sevinç çığlıkları atarak karşıladı.
Hasan Cemal: "Biden Başkan! Amerika ve dünya; ırkçı, demokrasi ve hukuk düşmanı bir kabustan, Trump'tan kurtuluyor."
Murat Belge: "Bir soluk alabildik."
Hayko Bağdat: "Her biji Biden."
Biden'ın gelişine sevinen, Trump'ın gidişini "bayram" diye kutlayan ne çok Amerikancı varmış aramızda. Bir o kadar da "Darbeyle değil, seçimle Erdoğan'ı devireceğini" söyleyen ABD Başkanı'na ses çıkarmayan ama tebrik etmek için can atan siyasetçi varmış.
Bu tabloda yer alanlar aslında yeni değiller ve siyaseten yer değiştirseler de hep varlardı. Onlar da kendilerini iyi biliyor. En iyi bilen de hiç kuşkusuz Hasan Cemal. 60'lı yıllarda darbe yapmaya hazırlanan cuntacıların içinde yer alan Cemal, yıllar sonra bir yazısında pişmanlığını şöyle anlatıyordu:
"Ben masum muydum, yoksa emperyalizmin aleti mi? Demirel benim kitabı darbe komisyonuna tavsiye etmiş. Biz Demirel'i darbeyle iktidardan düşürelim derken, Demirel'le birlikte bizi de devirmişlerdi. Kim devirmişti? Amerikan emperyalizmi mi? Büyük paşalar mı İkisi birlikte mi?"
O günkü Hasan Cemal'le bugünküne bakın. Tam tersi bir yere sürüklenmiş durumda. Bu durumu, 70'li yılların simge isimlerinden, Dev-Genç Başkanı Münir Ramazan Aktolga, Cemal'den geniş alıntılar yaptığı "Anılar" kitabında şöyle yorumluyordu:
"Nitekim aynı Hasan Cemal, bugün tutuyor Erdoğan karşıtlığıyla -tıpkı bir zamanlar Demirel karşıtlığı yaptığı gibi- tekrar eski ittihatçı Beyaztürk mahalleyi tercih ettiğini yazabiliyor.
(...)Dünün 'antiemperyalizm' , 'Bağımsız Türkiye' söylemlerini dilinden düşürmeyen 'Beyaztürk solcuları' bugün tam tersi kutba geçerek neredeyse bütün bu sloganları unutuverdiler ve Amerika'ya, AB'ye falan adeta laf söylememeye başladılar."
Aktolga, yine solun görmezden geldiği hatta son dönemde açık açık motive ettiği PKK ve çevresinin ABD'yle ilişkilerindeki garabete de dikkat çekiyordu:
"Sadece Beyaztürk solcular da değil baksanıza PKK bile artık öyle değil mi? Amerika onlar için de "emperyalist" söylemin nesnesi olmaktan çıkmadı mı artık?
Üstelik ABD açıktan onlara silah yardımı da yapıyor ve ileride kurulacak olan 'komünal yapının' polis gücü olarak eğittiklerini bile açıklıyor. "
CHP'lisi, sosyalisti, PKK'lısı veya liberali, solun önemli bir kesiminin bugün ABD karşısında suspus olması sol tarlanın da derin sürüldüğünün işareti. Daha önce de yazdım, meğer solcuların çoğu, "Amerikancı solcu"ymuş. Hâlâ hem Biden'a alkış tutup hem de solcu olmalarını yutturmalarında bir gariplik yok mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA