Türkiye'nin son 70 yıllık en büyük çıkmazı, güvenlik, savunma, enerji ve para gibi temel konularda "bağımsız" bir politika izleyememesiydi.
Siyasi iktidarlar bunu ne zaman yapmaya kalktıysa başlarına olmadık işler geldi.
Halen de geliyor. Geliyor ama değişen de çok önemli bir şey var; Türkiye artık eski Türkiye değil ve kendi oyununu kuruyor.
Bunun son örneğini enerji alanında yaşıyoruz. Özellikle 2015'ten bu yana enerjide ciddi bir politika değişikliği söz konusu. Bir önceki Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın temellerini attığı yılların özlemi "milli ve yerli" enerji ve maden politikası bir dönüm noktası oldu.
Bugün Karadeniz'de doğalgaz bulunması, Akdeniz'de aramaların sürdürülmesi bu siyasetin bir sonucu.
Bu yeni siyaset aynı zamanda Türkiye'nin bölgesel bir "enerji üssü" olmasını da hedefliyor.
Kısaca Türkiye'de enerji sektöründe sessiz sedasız birçok alanda devrim gerçekleştiriliyor.
Bunları öğrendikçe seviniyoruz, bu sıkıntılı dönemde insanlara ilaç gibi geliyor, heyecanlandırıyor.
Sakarya doğalgaz sahasında yeni rezervler keşfi, yenilenebilir enerjinin elektrik üretiminde artan payı, verimliliğin yükselmesi, Mersin Akkuyu nükleer santralinin yapımının sürmesi, dünyadaki arz fazlasından da yararlanarak maliyetlerin düşürülmeye çalışılması bu sessiz devrimin önemli ayakları arasında.
Son otuz yılda yeşil enerji araştırma, geliştirme ve yatırımlarında yaşanan patlama, kömür, petrol ve doğalgaza olan bağımlılığımızı azaltabilecek yüzlerce umut vaat eden teknolojiyi ortaya çıkardı. Daha fazla yatırım, teknolojide atılımlar ve hükümet politikaları sayesinde bu süreç daha da hızlanıyor.
Rüzgâr ve güneş enerjilerindeki maliyet düşüşlerinin yanı sıra yeni fon kaynakları ve teknolojik inovasyon da, sera gazını azaltma hedeflerimizi daha ulaşılabilir kıldı, yeni iş ve istihdam fırsatları yarattı.
Bu motivasyonu yüksek uluslararası zemin doğal olarak kendi genç işadamlarını da ortaya çıkardı. Dinamik, çevreci yeni bir iş insanı kuşağı geliyor. Onlardan biri de İzmirli işadamı Ozan Kolcuoğlu.
Kolcuoğlu, hepimizin yüzünü güldürecek, İzmir yakınlarında Ege Temiz Enerji, Yatırım ve Teknoloji Çözümleri Vadisi (ETEV) girişiminden söz edince merakla dinledim. Ona göre bu girişim, Türkiye'de ve yakın bölgemizde kök salmaya devam eden yeni enerji devriminin önemli bir aracı olma potansiyeline sahip.
Merkezi Londra'daki Global Resources Partnership'in geliştirdiği ETEV girişiminin yatırımcılarından Ozan Kolcuoğlu şöyle diyor:
"Dünyayı kurtaramayabiliriz, ancak çok amaçlı entegre ETEV projesiyle ülkemizde ve çevre ülkelerde anlamlı bir fark yaratabiliriz. İster verimlilik, inovasyon, finans, eğitim yoluyla, ister enerji üretimi yoluyla, daha temiz enerji ve çevreyi evlerimize, yaşamımıza yaklaştırmak istiyoruz."
Türkiye'nin ilk temiz enerji, yatırım ve teknoloji merkezini entegre bir şekilde kurmayı hedefleyen bu girişimin en önemli özelliği Başkan Erdoğan'ın büyük önem verdiği 2023 Vizyonu ile de bağlantılı olması. Cumhuriyetimizin yüzüncü yıldönümü faaliyetleri çerçevesinde tamamlanması öngörülüyor.
Gerçekten "temiz enerji" alanında Türkiye'yi cazibe merkezi yapabilecek bir proje bu. Vadide, en ileri rüzgâr, güneş, hidrojen ve atık enerjisi projelerinin demonstrasyonu, atıklardan nispeten kirlenmiş bir arazinin temizlenmesine, iklim değişikliğiyle mücadeleden yeni enerji kaynakları bulma ve verimliliği arttırmaya kadar bir dizi alan var. Mutlaka desteklenmesi gerekiyor.
Beni heyecanlandıran bu girişimin insanımızın "milli ve yerli" müteşebbis ruhunu, yaratıcılığını gösteriyor olması.
2023 vizyonuna yakışmıyor mu?