Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

12 Eylül’ün 5 generali ve namluların gücü

Son günlerde yoğunlaşan "Darbe tartışmasını kim açtı?" sorusu hep geçiştiriliyor.
Hatta CHP destekçisi medya biraz da pişkince şunu bile söylüyor; "Bu işi kutuplaşmadan beslenen AK Parti köpürtüyor."
Oysa herkes biliyor ki tartışmayı Özgür Özel başlattı, Canan Kaftancıoğlu sürdürdü, sosyalist Ragıp Zarakol ise içlerindeki özlemi özetledi: "Makus kaderden kaçış yok"
Ama bu zihniyetin asıl sahibi bizzat Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi.
Zaman zaman araya girip, "Biz darbelere karşıyız, bu sözler- den darbe çıkmaz" ya da liberal solculardan aşırdığı "Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız" gibi inanmadığı ve içselleştirmediği sözler söylemesi tamamen takiye.
Demokrasiye biraz inanan bir siyasetçi, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" ya da 12 Eylül askeri diktatörlüğüne şöyle iğrenç övgüler düzer mi?
"12 Eylül döneminde kaç kişiydi Türkiye'yi yöneten? 5 kişiydi değil mi? Evren ve diğer 4 kişi. Şimdi kaç kişi var? Bir kişi. O dönem de parlamento açıktı. Danışma Meclisi vardı. Hiç değilse o dönem 12 Eylül'e karşı olanlar arada bir konuşuyorlardı."
Güya bu sözlerle Cumhurbaşkanı'nı küçümsüyor. Cumhurbaşkanı o koltuğa halkın yüzde 52 oyuyla oturdu. Yürütme olarak arkasında böyle güçlü bir halk desteği var. Oysa Kılıçdaroğlu'nun övgüler düzdüğü 5 general o koltuklara namluların gücüyle ve kan dökerek oturmuştu.
Bırakın sivil demokrat olmayı biraz vicdan sahibi olan bir insan bile bu kıyaslamayı yapmaz, yapamaz. Çünkü demokrasilerde aslolan halkın desteğidir. Türkiye gibi hiçbir ideolojinin yüzde 20'yi geçmediği bir ülkede yüzde 50 üstü oy almak muhteşem bir şeydir.
Hatırlatalım, 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP'nin başını çektiği sağdan sola 14 parti bir araya geldi ancak yüzde 38 oy alabildi.
En son seçimde Muharrem İnce, aldığı yüzde 30 oyla hala övünüp duruyor.
Bu gerçekleri görmezden gelen ve 12 Eylül diktatörlüğüne övgüler düzen Kılıçdaroğlu, herhalde 27 Mayıs'a, 12 Mart'a veya 28 Şubat Postmodern darbeye destanlar yazar.
Bu yüzden Kılıçdaroğlu, CHP içindeki darbe karşıtlarının değil, 12 Mart muhtırası sonrası Deniz'lerin idamına imza atan 28 CHP'linin ruhunu taşıyor.
Tersi olsaydı, CHP içinde 15 Temmuz'a kadeh kaldıranlar, alkışlayanlar ve darbe hatırlatması yapanlar olmazdı.
Olduğu için de CHP'yi samimiyetle uyarmak görevini araştırmacı Hakan Bayrakçı yapıyor:
"Akşam yatıyorsun 25, sabah kalkıyorsun 25, 25 yıldır yüzde 25 alıyorsun. Bu 25'i sürdürmekte ısrar eden adamlar orada olduğu sürece bu parti 1 gram ileri gidemez."
Eminim CHP'ye oy veren büyük çoğunluk da böyle düşünüyor.

***


Yeşilay ve sigarayı bırakmak

Bugün tam 90 gün oldu sigarayı bırakalı. Korona salgını öncesi bıraktığım için de memnunum. Çünkü sigara içenler için korona çok daha tehlikeli. Riski 14 kat artırıyor. Tam da bu nedenle korona günlerinde Yeşilay da boş durmadı sigarayı bırakmak isteyenler için harekete geçti.
Sonuç gerçekten şaşırtıcıydı. Korona günlerinde Yeşilay'ın danışma hattı olağanüstü ilgi gördü. Geçmişte sigarayı bırakmak için Yeşilay'ı arayanların oranı yüzde 12'yken son aylarda yüzde 82'ye çıktı. Arayanlar büyük oranda da 45-70 yaş arası kişilerdi.
Onların karar vermelerindeki en büyük etken de çocuklardı. "Evde kal" çağrısıyla zamanın, büyük oranda çocuklarla geçirilmesi sigarayı bırakmakta ciddi etkili olmuş. Korona insanlığı ölümle korkuttu, üzdü ama birçok şeyi, özellikle de bir mucize olan yaşamı ve doğayı ihmal ettiğimizi hatırlattı. "Bir musibet bin nasihatten iyidir" dercesine...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA