İnsanlığı tehdit eden koronavirüs bile içeriden ve dışarıdan Türkiye'ye yönelik saldırıları durduramadı. FETÖ ve PKK'yı geçtik, bir yandan CHP'nin darbeseverleri diğer yandan Londra merkezli küresel baronlar ve medyaları, Türkiye'ye saldırmak için ellerinden geleni yaptı, yapıyor. O kadar ki, bu kirli akıllar Türkiye'nin İngiltere'ye yaptığı tıbbi yardımları bile siyasetlerinin aracı haline getirdi.
Şu hıza bakın, İngiliz medyasının Türkiye'yi itibarsızlaştıran yalan haberini, "sorgulayıcı" Cumhuriyet gazetesi ve yazarları hiç tereddüt etmeden alıp paylaşıyor. Oysa haberin yalan olduğunu biraz araştırsalardı hemen öğrenirlerdi. Dün küçük bir araştırmayla işin doğrusunu yazdım. Ayrıca bizzat İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott açıkladı:
"Türkiye'den yollanan 400 bin adet kişisel koruyucu ekipmanın kullanılamaz halde olduğuyla ilgili Birleşik Krallık medyasında yer alan haberler doğru değildir."
Dikkat çekici değil mi? Ne zaman darbe tartışması, siyasi yalanlar veya Türkiye karşıtlığı söz konusu olsa olayın merkezinde ya CHP yer alıyor ya da CHP yanlısı medya aktörleri
Peki, bu durum sokağa nasıl yansıyor?
CHP, siyasi genetiği gereği -77'deki Ecevit dönemi hariç- hiçbir zaman bu toplumla buluşamadı. Bu gerçeği CHP'liler de biliyorlar ama değiştiremiyorlar. Bugün de durumları farklı değil. Son yerel seçimde İstanbul dahil büyükşehirleri almalarına rağmen, bırakın oy arttırmayı bugün seçim olsa CHP parti olarak en son seçimde aldığı oyu bile alamıyor. Önümde Hilmi Daşdemir'in başında olduğu Optimar Araştırma'nın son anketi var. Rakamlar şöyle; AK Parti yüzde 42.8, CHP yüzde 23.4, MHP yüzde 10.2, HDP yüzde 9.5, İYİ Parti yüzde 9.1. Diğer partiler içinde yüzde biri geçen tek parti Babacan'ın partisi, yüzde 1.3...
AK Parti ile CHP arasındaki fark hala 20 puan civarında. CHP darbeseverliğe, Türkiye karşıtlığına ağırlık vereceğine buraya bakmalı.
***
Özel sigorta ve "mücbir sebep"
Koronavirüs meselesi önlemler ve ülkelerin hazırlığı açısından çok yönlü tartışılırken, işin sigortacılık boyutu da gündeme geldi. Acaba korona özel sağlık sigortası kapsamında mıydı? Ya da yüksek kiraların ödendiği AVM'lerde sigorta şirketleri salgını "mücbir sebep" sayıp ödeme yapması gerekmiyor mu?
İşin doğrusu her iki alanda da soru işaretleri var. Özel sağlık sigortası alanında devlet salgını ücretsiz tedavi ettiği için bir sorun yaşanmıyor. Ancak aynı şey başta AVM'ler olmak üzere yüksek kira ödeyen özel işletmeler için geçerli değil.
Orada ciddi bir belirsizlik var. İşletme sahipleri, özellikle devlet tarafından zorunlu kapatılan AVM'lerde "kira sigortası" yapıldığını ve kira kayıplarının sigorta firmalarınca karşılanması gerektiğini söylüyor. Onlara göre, sigorta poliçelerinde yer alan "mücbir sebep" kapsamına salgın hastalıkların da dahil edilmesi gerekiyor.
Bir işletmeci şöyle diyor:
"Biz kira ve kar kaybı risklerine karşı mevcut poliçeler yapılırken mücbir sebep adı altında risklerimizi garantiye alıp kar ve kira kayıpları için sigorta şirketlerine ödeme yapıyoruz. Şimdi de sigorta şirketleri, mücbir sebep nedeniyle işyerlerinin ayakta kalması için bu kiraları işletmelere ödemeleri gerekiyor. Hazine Müsteşarlığı'nın özel sigorta mevzuatı açısından bu konuyu da kapsama alanına alıp, üretim zincirinin devam etmesi açısından değerlendirmesinde yarar var."