Müttefikimiz ABD'nin bizi en çok eleştirdiği iki ana başlık: Basın ve yargı bağımsızlığı. Bu sebeple bir süredir ABD basınını ve ABD yargısını dikkatle izliyorum. Geçen hafta bu anlamda çok ilginç bir hikaye dikkatimi çekti. Size Richard Phillips'in hikayesini anlatarak başlamak isterim.
Richard 74 yaşında bir Amerikan vatandaşı. 1972 yılında cinayetten yargılanıyor ve ardından 46 yıl hapis yatıyor. Tek bir kişinin ifadesi üzerine, dosyada kendisine karşı hiçbir delil bulunmamasına rağmen suçlu bulunuyor. Aldığı cezaya itiraz etmek istemişse de avukata ödeyecek parası olmadığı için mahkemede "son söz" olarak sadece "suçsuzum" diyebilmiş.
Bir avukat tutabilmek için cezaevinde plaka üretim bandında haftada 100 dolar ödeyen bir iş buluyor. Tam 4 yıl çalışarak karara itiraz edebilecek bir avukat tutmak için yeterli para biriktirebilmiş ama yine de yetmemiş; İstinaf Mahkemesi kararı onaylamış.
46 yıl sonra suçsuz olduğunu "anlayan" bağımsız ABD yargısı özür dilemiş ve Richard'ı 72 yaşında salıvermiş. Kendisine karşı ifadeyi veren, "o yaptı" diyen kişinin asıl cinayeti işleyen kişi olduğu "öğrenilmiş". Tabii cinayeti işleyen kişi erken davranıp savcılıkla anlaşma yapınca, olay yerinde o gün bulunmayan suçsuz olan Phillips ömrünü hapiste geçirmek zorunda kalmış. Yakında Hollywood'dan bir Phillips filmi çıkar mı? Bilemeyiz fakat Phillips'in nadir bir vaka olduğunu düşünmeyin. Özellikle konu siyasi motivasyonlu davalar olduğunda "bağımsız yargı" hakikaten adam asmaca oynuyor.
Bu günlerde bunun örneğini Trump'ın eski Milli Güvenlik Danışmanı Korgeneral Mike Flynn'in yargılandığı davada görmekteyiz. Belki Flynn'i hatırlarsınız, Trump'ın sağ kolu olarak Beyaz Saray'a yerleşmiş ancak kısa sürede istifaya zorlanarak aleyhinde dava açılmış olan ve de 17.000 casus çalıştıran askeri istihbarat teşkilatının eski başkanı.
Flynn, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e karşı illegal çalışma yürütmek ile suçlanmış ve kendisinin de hakkındaki suçlamayı nihayet kabul ederek "itiraf" ettiği haberi basına yansımıştı. Ve geçtiğimiz yaz aylarında, sözde "suç ortakları" Bijan Kian ve Türk vatandaşı eski Türkiye ABD İş Konseyi Başkanı Ekim Alptekin'in davasında ifade verecekti. Ancak Washington'da bir şeyler oldu ve iddianamesi 17 Aralık'ta yayımlanan ve ilk duruşma günü darbe yıldönümü 15 Temmuz tarihine denk getirilen (Tarih seçimlerine bakın, derin ABD'nin ajanı FETÖ'ye şifreli mesajı gibi) davada ifade vermekten son anda vazgeçti. Dava öncesi Sydney Powell isimli Trump taraftarı eski savcıyı avukatı olarak tuttu ve "savcılık yalan söylememi istiyor" diyerek yıllardır beklenen bombayı patlattı. Flynn, ABD güvenlik bürokrasisini böylece bir kez daha ayağa kaldırdı.
Geçenlerde, aynı bürokrasinin hedefinde olan ABD Başkanı Donald Trump da, Flynn'in suçsuz olduğunu belirtmiş ve gerekirse af yetkisini kullanmaktan çekinmeyeceğini Twitter üzerinden duyurmuştu.
Peki, Trump'ın sağ kolu Flynn, ne yaptı da FETÖ'yü koruyan ABD müesses nizamı harekete geçti? Hala "din adamı" diye darbe yapan Gülen'e yazı yazdırılması ne anlama geliyor? Bu soruların cevabı da bir sonraki yazıda.