AK Parti'yle CHP arasındaki yüzde 20'lik oy farkının neden hala kapanmadığının cevabı hiçbir dönemde bugünkü kadar netleşmemişti.
Yerel seçimlerde önemli büyük şehirleri kazanmaları bile bu sonucu değiştirmedi. Çünkü siyaset mühendisliğiyle bazı aktörler değiştirilse de "kötülük üreten zihniyet" değişmedi. Hatta geleneksel CHP'lileri bile rahatsız edecek kadar vahimleşti.
Suriye'den Doğu Akdeniz'e uzanan dış politikadaki savrulmalar bir yana, CHP yönetimi en insani iç meselelerde bile bir ayrışma noktası bulup onu kanırtmayı siyaset sandı.
Bu siyaset anlayışı, korona günlerinde yaşanan hastane önerisi, ekmek dağıtımı ve yardım kampanyası girişimleriyle daha çok görülmeye başlandı. Normalde böyle bir yarışın olmaması gerekiyor ama muhalefetin adı "Yeni CHP" olunca olmaması mümkün değil.
Dün Başkan Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'la birlikte "hayalim" dediği İstanbul'daki Başakşehir Şehir Hastanesi'nin bir bölümünün açılışını yaptı. O görüntüleri mutlaka izleyin.
Türkiye'nin nasıl bir öngörüyle sağlık meselesini ele aldığını, nasıl bir altyapıya sahip olduğunu ve nasıl gelişmiş ülkelere bile yardım eder duruma geldiğini görürsünüz.
O açılışta, iki bakanlığın desteğiyle, Arçelik, Baykar, Aselsan ve Biyosis firmalarının ortaklığıyla üretilen ve gelişmiş ülkelerin bulmakta zorlandığı solunum cihazlarının devreye girmesi milyonların yüreğine su serpti.
İşin sadece küçük ama anlamlı bir boyutuydu bu. Peki, bu tabloya muhalefet partisi CHP nasıl yaklaşıyor?
İşte AK Parti'yle CHP arasındaki fark tam da burada ortaya çıkıyor. CHP'ye yakın kamuoyu araştırma şirketleri bile hala CHP ile AK Parti arasındaki oy farkının yüzde 20'lerde olduğunu gösteriyor.
Bu sonuca neler yol açtığını görmek için CHP'nin izlediği negatif siyasete bakmak gerekiyor. Daha ilk günden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şehir hastanelerine karşı çıkmış ve şöyle demişti: "Bu hastaneler işe yaramaz"
Bu yaklaşım, dünyanın en modern şehir hastanelerine karşı olarak da fuar alanında alelacele ve hiçbir sağlık standardı olmayan sahra hastaneleri önerisi getiriyordu. Hadi Kılıçdaroğlu eski kuşak siyasetçi ve bir türlü değişmiyordu. Peki, "yeni nesil siyasetçi" İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ne yaptı?
O da farklı değildi. Dün açılışı yapılan Başakşehir Şehir Hastanesi'nin yollarını yapmamak için direndi ama foyası çabuk ortaya çıktı. Çünkü aynı tarihlerde 200 milyon TL'lik asfalt ihalesi yaptığı gibi, önceki gün çok daha vahim bir gerçek ortaya çıktı.
Meğer İmamoğlu, İstanbul'da bir günde 500 bin ton, pardon sonradan düzeltti 5 bin ton asfalt döktüğünü açıkladı. Hani Büyükşehir'in parası yoktu?
Bu negatif tabloyu, Kılıçdaroğlu'nun alternatif diye sunduğu Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın "Sahra Hastanesi" görüntüsü tamamladı. Şimdi panellerden oluşan CHP hastanesinin o görüntüleriyle Başakşehir Şehir Hastanesi'nin modern görüntülerini yan yana koyup kıyaslayın. Bu AK Parti'yle CHP arasında hiç kapanmayan siyasi farkın da görüntüsüdür.
Aynı ölçüsüzlüğü yardım toplama ve ekmek meselesinde de görüyoruz. CHP yönetimi böyle ucube bir siyaset üreterek sadece "güven" kaybetmiyor, aynı zamanda yerel yönetimlerde kendisine verilen şansı da heba ediyor.
Hiç konuşmasalar daha şanslı olurlar.