Türkiye'nin Suriye, Libya, Irak ve Akdeniz'de aktif bir dış politika izlemesi, bu bölgeleri eski bildikleri gibi -kaosa ve terörle- yönetmek isteyen küresel güçleri ciddi biçimde rahatsız etti ki, çok öfkeliler... Bunu da her fırsatta, sahada, politik arenada, masada hatta medyada yaptıkları, söyledikleri ve raporlarıyla yansıtıyorlar.
Ama daha utanç verici olanı, onların içerideki uzantılarının daha öfkeli davranmaları... Türkiye ne zaman bölgede etkin olmak için harekete geçse, ilk karşı çıkan onlar oluyor. Bu konuda FETÖ ve PKK'nın başı çektiğine şüphe yok.
Ancak ana muhalefet partisi CHP yönetimi ve onun yardakçısı basın da onlardan geri kalmıyor. Türkiye ne yapsa karşı çıkıyorlar, itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyorlar.
"Suriye'de, Libya'da ne işimiz var?"la başlayan ama orda kalmayan, dış saldırıya paralel bir iç saldırı hattı oluşturmuşlar.
Açıkca FETÖ'nün bu ülkeye yaptıklarının yeni versiyonuyla karşı karşıyayız. FETÖ ülkede hala etkili olsaydı ancak bu kadar yapabilirdi. Birinin dindar diğerinin ulusalcı kılıklı olması sonucu değiştirmiyor. İkisi de özünde "darbeci" ve "Batıcı".
Bu ortaklığı daha iyi kavramak için MİT'le ilgili şu iki örneği bakmak yeter. Hatırlarsanız 2014'ün ocak ayında FETÖ'cü Savcı ve Jandarmalar sansasyon yaratan MİT TIR'ları operasyonu yapmıştı. Daha açıkçası kendi ülkesinin istihbarat örgütünü çökertme operasyonu. Büyük ihtimalle de arka planda MOSSAD ve CIA vardı.
Ulusalcı-FETÖ kardeşliği
DEAŞ'la işbirliği yalanı üzerine kurulu bu operasyonu yapanlar FETÖ'cülerdi. Fakat olayı büyütüp yayanlar ve yayınlayanlar, başını Cumhuriyet gazetesinin çektiği Ulusalcılardı. Bu operasyonun medya ayağını yürüten ise bizzat CHP yönetimiydi. Şu ortaklığı bakar mısınız?
Hedef ise yine Başkan Erdoğan'dı.
O günlerde CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, hiç sıkılmadan, DEAŞ yalanını bile bile şöyle diyordu:
"Seni Lahey'de yargılatacağız."
Şimdi bugüne dönüp, karanlık Odatv'nin millete gazetecilik diye yutturduğu MİT haberine bakalım.
Yine aynı cephe el ele vermiş, bu kez de MİT'te çalışanları deşifre etme derdindeler.
Haberi okudunuz mu bilmiyorum, bir MİT mensubu bu ülkenin çıkarları için Libya'da hayatını kaybetti. Kanunlara göre, devlet sırrı sayıldığı için de bu haberi yapmak suç. Buna rağmen o karanlık Odatv, ismini, ailesini, cenazeye katılanları ayrıntılı bir biçimde haberleştirdi. Sanki dünyanın en büyük haberini yakalamışlar gibi. Oysa bu ve benzeri haberler dünyanın en demokratik ülkelerinde bile yapılamaz daha doğrusu yapılmaz.
Alın Guardian örneğini. ABD'de Batı dünyasının en büyük istihbarat bilgisini sızdıran Edward Snowden'in verdiği bilgileri yayınlamaya kalkan dünyanın en etkili gazetelerinden Guardian, anında İngiliz istihbaratı tarafından basıldı ve bilgisayarlardaki hard diskler balyozla param parça edildi.
Bugün seçim olsa
Bizde ise bambaşka bir rüzgar estiriliyor, yalan ve iftira birbirini izliyor, öfke siyasetiyle de gerilim yükseltiliyordu.
Bunun da bir nedeni vardı, 2013'ten beri darbe dahil her şeyi yapanlar Başkan Erdoğan'ın toplumdaki karşılığını yok edemedi. Bunu son kamuoyu yoklamalarında da görüyoruz. Optimar Araştırma'nın son bir ay içinde 2 bin 823 kişiyle yüz yüze yaptığı ankete göre, bugün seçim olsa AK Parti yüzde 42.2, yerel seçim rüzgarına rağmen CHP yüzde 24.2 (kendi oyunu bile koruyamıyor), MHP yüzde 11.2, HDP yüzde 10.4, İyi Parti ise yüzde 9.2 oy alıyor. Bu tablo değişmediği için CHP öfkeyle gerilimi yükseltirken, karanlık Odatv gibi medya mecraları da bilinçli ve yalan haberlerle moralleri bozmak istiyor.