Başta ABD olmak üzere küresel ve bölgesel bazı güçlerin cirit attığı Suriye'de, Türkiye ne zaman bir girişimde bulunsa ilk karşı ses CHP'den geliyor.
Zeytin Dalı harekatında da böyle oldu, Afrin meselesinde de... Şimdi aynı şeyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yardımcısı Ünal Çeviköz, "güvenli bölge" önerisine karşı yapıyor.
Suriye meselesiyle ilgili ilk kez bir konferans düzenleyen CHP'nin meseleye nasıl yaklaştığını CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz'den dinleyelim:
"Türkiye nüfus mühendisliği yapıyor. Suriyelileri gönüllü olmadan gönderirse uluslararası hukuka aykırı davranmış olur. Suriye yönetimiyle görüşmeden hayata geçirilecek güvenli bölge planı Suriye'yi böler."
İlginçtir, tek parti dönemindeki uygulamalarıyla nüfus mühendisliğini en iyi bilen CHP bugün dünyanın itiraz edemediği, makul bulduğu "güvenli bölge" önerisine yüksek sesle ve akıl almaz gerekçelere dayandırarak karşı çıkıyor. Hatta "toplu konut" veya "villa" yapılıyor diye küçümseyerek. ABD bile bu kadarını yapmıyor. Ama "antiemperyalist" olduğunu söyleyen CHP yapıyor. Hem de pervasızca.
Tabloya bakar mısınız? Türkiye'nin attığı her adıma karşı çıkan CHP, ne ABD'nin varlığına itiraz ediyor, ne de bölgede ABD'yle iş tutan PKKYPG'den söz ediyor.
Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin önerisiyle yapılacak konutları diline dolayan Çeviköz, bırakın bölgeye binlerce TIR dolusu silah gönderilmesini, sayıları 26'yı bulan ABD üslerini bile görmüyor, görmek istemiyor. Sanki orada ABD üsleri hiç yokmuş gibi davranıyor.
Hatta daha vahim olan bir tespit yapıyor; Suriye yönetimiyle görüşülmezse yapılacak "konutların" Suriye'yi böleceğini söylüyor. Peki, ABD'nin 26 üssü Suriye'yi bölmüyor mu? Herhalde ABD, o üsleri Suriye yönetimiyle anlaşarak kurdu.
Gerçekten merak ediyorum, CHP hâlâ ulusal kurtuluş savaşı ruhu taşıyor mu?
***
Kars peyniri ve markalaşmak
Önceki gün memleketim Kars'ta Vali Türker Öksüz'ün girişimleriyle "Yöresel Peynirler Festivali" gerçekleşti. Sadece Kars'ın değil, Türkiye'nin dört bir yanında üretilen yöresel peynirler bir araya getirildi.
Fahri hemşerimiz Yavuz Ağabey (Donat), onlarca çeşit peynirimiz olduğunu yazdı ama bu çeşitliliği bir markaya dönüştüremedik. Bu biraz sanayileşmeyle biraz da "yerli" olmayı fark etmekle ilgili bir durum. Kars bu açıdan bir adım önde olsa da henüz istenilen yerde değil. Birkaç yıl önce Ulaştırma Bakanı olan Ahmet Arslan'ın öncülüğüyle başlayan Doğu Ekspresi'nin Kars'ta turizmi canlandırması peynirciliği de teşvik etti. Bunu sürdürülebilir kılmak gerekiyor. Vali Öksüz'ün, Serhat Kalkınma Ajansı ve Kars Ticaret ve Sanayi Odası'yla birlikte yöresel peynirleri buluşturması bu açıdan önemli bir çaba.
Bu çabalarla Türkiye, kısa sürede peynirde kendi markasını oluşturabilir. Kars'ta kaşardan tuluma kadar 20'yi aşkın peynir çeşidi var. Şimdi yeni tatlarla yeni markalar oluşturma zamanı. Tıpkı eskiden piyasada olan "Kars karper" markası gibi... Vali Öksüz, Kars'ta bir de "Peynir Müzesi"nin açılacağını söylüyor.
Geç kalınmış olsa da "Soframın Lezzeti Memleketimin Peyniri" sloganıyla Kars'ta peynir festivalinin yapılması sadece Karslıları değil, Türkiye'yi umutlandırıyor.