Derin kuşatmaların, terör saldırılarının, yargı ve askeri darbe girişimlerinin yaşandığı son birkaç yılın en önemli tanıklarından biri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar...
Akar aynı zamanda, içinden geçtiğimiz günlerde yaşanan Suriye meselesinden, Akdeniz'e, terörle mücadeleden asker sivil ilişkilerinin normalleşmesine birçok meselenin de önemli aktörlerinden. Mütevazı kişiliği, küresel sorunlara hakimiyeti ve demokrasinin gereği olan sivil iradeye saygısıyla da hem çok alkışlanıyor hem de çok eleştiriliyor.
Bakan Akar'la önceki gün Ankara'da Milli Savunma Bakanlığı binasındaki odasında buluştuk. Kısa kahve sohbetinde TSK'daki istifalardan, Akdeniz'e birçok şeyi konuştuk.
İlk sırada Fırat'ın doğusundaki son durum vardı:
"Fırat'ın doğusuyla ilgili stratejiyi Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle yürütüyoruz ve önemli bir yere geldik. Durumun ne kadar zor olduğunu daha önce yaşadıklarımızdan biliyoruz Münbiç örneği ortada. Karşımızda ABD var. Bugün bir merkez oluşturduk ve ortak çalışmalar başladı. Birileri çıkıp ileri geri ve akıl almaz şeyler söylüyor. Şimdi adamlar en üst düzeyde buraya geliyor ve bizim önerilerimiz çerçevesinde süreç devam ediyor. Hatırlayın çok değil bir ay önce James Jeffrey, 'Türkiye oraya giremez' diyordu. Şimdi Türkiye, İHA'sı ve Helikopteriyle orada ve adım adım ilerliyoruz."
Bakan Akar, İdlib'de Türkiye'nin ne yapmak istediğini de şöyle anlatıyordu:
"İnsani trajedilerin yaşanmaması ve saldırıların sonunda radikalleşmenin oluşmaması için rejim saldırılarının bir an önce durmasının gerektiğini hep söyledik, Sayın Cumhurbaşkanımız bunu Rusya'ya son ziyaretinde de Sayın Putin'e ifade etti. TSK'nın İdlib'de 12 gözlem noktası var. Herhangi bir şekilde bunların güvenliklerinin tehlikeye atılmaması için her türlü tedbiri aldık. 'Saldırı var' deniyor yok böyle bir şey. Biz TSK olarak son derece hassas ve dikkatli şekilde süreci takip ediyoruz. Gerekirse meşru müdafaa hakkımızı sonuna kadar kullanacağımızı herkese söyledik, söylemeye de devam ediyoruz."
Söz Akdeniz'e gelince de şöyle diyordu: "Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs'taki faaliyetlerimiz kararlılıkla devam ediyor. Türkiye'nin Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge ilan etmesiyle ilgili çalışmalar da sürüyor."
Bakan Akar, son günlerde özellikle YAŞ sonrası gündeme gelen bazı komutanların istifalarıyla ilgili de şunları söyledi ve biraz da medyaya sitem etti:
"İstifalar konusunda ne yazık ki bilmeden konuşuluyor. Türkiye'de güvenlik konusunu bilen medya mensubu yok denecek kadar az. Emeklilik TSK mensuplarının da doğal bir hakkıdır. TSK'nın plan ve programının aksamaması için bununla ilgili bir düzen var. İsteyen TSK mensubu emekliye ayrılabiliyor. Bunu büyütmenin, abartmanın başka yerlere çekmenin hiçbir anlamı yok. Geçmiş dönemlere bakın bugünkünden çok daha fazla istifa eden var. Kimi çocukları nedeniyle, kimi yaşı gereği bazı yerlere gitmek istemiyor, ayrılıyor. Bundan doğal ne var?"
Bakan Akar, yine son günlerde kendisine yönelik "herkese komutan dedirtiyor" iddialarına da cevap verdi:
"Şu sıralarda benimle ilgili yeni bir saldırı kapısı daha bulmuşlar. Ben herkese, 'Bana bakan değil komutan deyin' diyormuşum. İnanılmaz bir şey. Böyle bir şeyi ben nasıl söylerim. Kim nasıl isterse öyle der. Kimi bakan der, kimi komutan. Bazıları alışkanlıktan 'komutan' diyorsa buna ne diyeyim, bu konuşulacak şey mi?"