İP Genel Başkanı Meral Akşener'in son dönemdeki öfkeli çıkışları hayra alamet değil. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İYİ Parti'deki ülkücülere yaptığı "yuvaya dönün" çağrısı işin sadece görünen kısmı ve son bahanesi. Asıl korku İP'in içindeki dalgalanma...
Deyim yerindeyse İP kaynayan kazan gibi ve Milliyetçi-Ülkücü kimliği kapının dışında bırakılmasıyla başlayan deprem sürüyor.
Yerel seçimlerde HDP'yle el ele verip CHP'ye payanda olmak, bu depremin ikinci derin artçısıydı.
Şimdi o depremin yol açtığı çatlaklar biraz daha derinleşti ve parti içindeki saflar netleşti.
Bu fotoğrafı, doğal olarak AK Parti ve MHP de yakından takip ediyor. Bahçeli'nin çıkışı bu tabloya bir göndermeydi. Arkası da gelecek.
Aslında bu siyasi hamle, AK Parti ve Cumhur İttifakı karşısında genişleme hesabı yapan Kılıçdaroğlu-Abdullah Gül ittifakına karşı da bir cevaptı. O cenah, son yerel seçimde elde ettikleri başarıyı sürdürmek ve Cumhur İttifakı'nı, olası bir seçimde veya 2023'te iktidardan indirmek için uzun zamandır AK Parti'nin içine ve muhafazakar çevreye yönelik "ince" hesaplar yapıyor.
O hesaba göre ilk etapta Ali Babacan'ın kuracağı parti, yüzde 2-3 gibi bir oyla AK Parti'yi iktidardan düşürecek.
İkinci etapta, 2023 sonrası iktidarını kaybeden AK Parti'nin yeri alınacak. Şimdiden partiye katılması istenenler bile bu beklentiyle "motive" ediliyor. AK Parti inişe geçecek, Babacan ve Gül de onun yerine alacak.
Tabi bunun karşısında yer alan siyasi partiler de boş durmuyor. Başa dönersek, AK Parti ve MHP de, Kılıçdaroğlu-Gül işbirliğiyle pişirilen bu hamleye karşı, "merkezde yeni bir eksen" oluşturma hamlesi yaptı. Adres de belliydi; CHP'nin çantada keklik gördüğü İYİ Parti.
Peki, etkili olur mu?
Cevabı partinin kurucu ekibinden ve hâlâ etkili olan bir siyasetçi veriyor:
"Şimdilik bir etkisi yok gibi görünse de asıl etkisini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Arka planda Cumhur İttifakı'yla çok farklı görüşmeler var ve siyasi trafiği kimlerin yönettiğini de biliyorum ama isim veremem.
Demirel'in güzel bir sözü var;
'Barışmasını bilmiyorsan kimseyle küsmeyeceksin'. Bu bizim için de geçerli. Bu durum Meral Hanım'ın işine gelmez ama taban yüzde 75 geri dönmeye ve yeni bir ilişkiye hazır." Bu sonucun bir nedeni partinin rotasız kalmasıysa bir diğer nedeni de Babacan'ın devreye girmesiyle İP'in işlevsiz kalacağıdır.
Bu gerçeği İP içindeki siyasi aktörler de görüyor. Ayrılıp gidenler bir yana, şimdiden İP'in içinde "güç savaşı" veren ve yeni ittifak dizilimleri içinde pozisyon almaya çalışan gruplar var. İlk sırada Meral Akşener ve onu her koşulda destekleyen Lütfü Türkan ve Aytun Çıray gibi isimler geliyor. Ama onların yakın gelecekte partide kalıcı olacağına kimse ihtimal vermiyor.
Bu açıdan en güçlü isim Koray Aydın.
Aydın'a GİK üyesi Mehmet Tolga Akalın gibi çok sayıda isim açık destek veriyor. İP'i gelecekte bu ekibin yöneteceğine muhalif olanlar bile kesin gözüyle bakıyor.
İkinci etkili isim ise Musavvat Dervişoğlu... Ancak onun partinin kaderini değiştirecek bir hamle yapması beklenmiyor.
Geride kalanların büyük çoğunluğunu ise Ali Çolak ve Sezgin Çelik'in de aralarında bulunduğu hem içeride hem dışarıda olan "Küskünler"den oluşuyor. Bir de İP'çilere göre "Mektupçular" var. Onlar ilk ayrılanlar ve dışarıdan "mektup" yazmakla yetinenler...
Önümüzdeki 4 yılda neler olacağını şimdiden söylemek zor. Ama şu söylenebilir, mühendislik yapanlar değil, halka dokunan siyaset üretenler kazanacak.