CHP'nin yerel seçimlerde elde ettiği başarı, siyasi mühendislik çabasıyla olduğu için, tartışmalar da ülkenin temel sorunlarına çözüm üretmek üzerinden değil, nebotizm denilen eş dost-akraba kadrolaşması üzerinden yürüyor.
Bu da şaşırtıcı değil çünkü CHP geçmiş bagajıyla yüzleşmediği ve sosyolojisini getirdiği nokta nedeniyle yeni siyaset üretemiyor. Baksanıza, küresel dünya sarsılırken, bölgemizde taşları yerinden oynatacak sıcak gelişmeler yaşanırken, CHP oralı bile değil. Yerel seçimleri de sağdan soldan devşirme siyasi aktörlerle, ilkesiz ittifaklarla yürüttü. Bu yüzden küçük veya büyük belediyelerde ortaya çıkan akraba kadrolaşması buz dağının sadece görünen kısmı... Asıl kaynama arka planda sürüyor.
CHP HDP'lileşiyor mu?
İki alanda derin sancı yaşanıyor. İlki CHP'yle HDP arasında. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu ilişkiyi bugüne kadar "AK Parti düşmanlığı" üzerinden yürüttü ama artık gizli kapaklı yürütülecek gibi değil. Çünkü HDP, hem belediyelerde kadro istiyor, hem de CHP'nin "Kürt Sorunu"nda adım atmasını bekliyor. Bu talebi CHP içinde seslendiren isim de belli; İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.
Bunun ilk adımı da Şişli Belediyesi'nde HDP'li Meclis Üyesi Cihan Yavuz'un belediye başkan yardımcısı yapılmasıyla atıldı. İki parti arasında yapılan pazarlığın sonucu bu. Sürece bizzat HDP Genel Merkezi müdahale ediyor.
Aynı şeyi yakında CHP'nin diğer belediyelerinde ve İstanbul Büyükşehir'de de göreceğiz. Bu uygulamanın nelere yol açacağı henüz bilinmiyor ama CHP içindeki Kemalistler, şimdiden "CHP, HDP'lileşiyor" diye uyarıyor.
Tabi asıl fırtına, şiddeti sorgulamayan CHP'nin "Kürt Sorunu"yla yüzleşmesinde yaşanacak. O noktada Kaftancıoğlu'nun "Kürt sorunu Meclis'te çözülmeli" çıkışı, bırakın PKK'yı HDP'yi bile tatmin etmedi. Önümüzdeki seçimsiz 4 yılda bu ilişkinin nasıl süreceğini göreceğiz. CHP, HDP'lileşirse Kemalistleri, uzaklaşırsa da HDP ve arkasındaki PKK desteğini kaybedecek.
CHP, HDP'yle bu gerilimi yaşarken, kendi içinde de bir iç hesaplaşmanın eşiğinde.
Yerel seçim başarısı Kılıçdaroğlu'nu rahatlattı ve deyim yerindeyse "tek adam" yaptı ama o bununla da yetinmedi. Ülke yönetiminde "tek adamlığa" karşı çıkarken CHP kongrelerine de "tek adayla" gidilmesini istedi.
Bu talimata, Önder Sav dışında kimse de karşı çıkmadı.
"Bu adam bizi partide yaşatmaz" Bu koşullarda bile parti içinde "güç kavgası" var ve derinlerde sürüyor. Şu anda en önemli güç odağı ise hiç kuşkusuz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu... İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'ndan daha havalı ve parti içinde "cumhurbaşkanı adayı" edasıyla geziyor. Bu da CHP'nin geleceğinde etkili olmayı planlayan çok sayıda siyasi aktörü tedirgin ediyor. Bir kısmı çıkış yolunu İmamoğlu'na yanaşmakta bir kısmı da sessiz ama derinden çalışarak partide güç sahibi olmakta buluyor. Tabi "Bu adam bizi partide yaşatmaz" diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Şu çok net, CHP'de gücü tartışılmayan iki isim var; Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu... Ama arka planda Ankara'da Bülent Tezcan-Engin Altay ikilisi, İstanbul'da ise Erdoğan Toprak-Oğuz Kaan Salıcı ve Canan Kaftancıoğlu üçlüsü öne çıkıyor. Henüz saflar netleşmiş değil ancak HDP ve sol marjinallerin desteğini alan Kaftancıoğlu'yla bugüne kadar birlikte hareket eden Salıcı arasında esen soğuk rüzgarlar dikkat çekiyor. İkisinin kafasından da genel başkanlık geçiyor.
Bu da parti içinde yeni bir hazırlığa, İmamoğlu-Kaftancıoğlu ilişkisine işaret ediyor. Bir anlamda CHP'nin 2023 vizyonu olarak birinin cumhurbaşkanı diğerinin genel başkan adayı olacağı konuşuluyor.
Olmaz demeyin CHP'de bundan sonra her şey mümkün.