Özellikle son dönemde her seçimden önce CHP ve çevresi hep aynı algıyı oluşturmak için inanılmaz bir çaba harcıyor. Seçimlere hile karıştırılacak, oylar çalınacak. Yola çıkarken de önce "sahte seçmen kayıtları" gündeme getiriliyor.
En uç örnekler bulunup, medyaya servis ediliyor ve bir sonraki adım, "Oylar çalınıyor" algısı için altyapı oluşturuluyor. Hadi seçimlerde oylar çalındığı için AK Parti ile CHP arasındaki yüzde 20-25'lik makas kapanmıyor. Peki, kamuoyu yoklamalarında neden CHP yüzde 25'i geçemiyor?
Gerçekten hastalıklı bir durumla karşı karşıyayız. CHP yetkilileri ve medyanın bir kısmı ısrarla "sahte seçmen" olayını gündeme getiriyor. Nereye dönseniz, sahte seçmen haberi var.
Kimi "YSK listesinde yaşı 100 ile 165 arasında değişen 6 bin 389 seçmen var" diyor kimi "Yıkık evlere, ahırlara seçmen doldurmuşlar" manşeti atıyor. Bu kez algı operasyonuna HDP de katıldı: "Hakkari'de bir daireye 1108 seçmen kaydedilmiş"
Tablo, okuyana şunu söylüyor: "Seçimleri AK Parti hep sahte seçmenlerle kazandı"
Bu yeni bir yaklaşım değil. Benzer bir algı 2014 yerel seçimleri öncesinde de yürütüldü. 15 Mart 2014'te Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı, yazısına şu başlığı atmıştı:
"İşi önceden bitirecekler, yüzde 16 sahte seçmen kaydı"
Başlığa bakınca sanki genel seçmenin yüzde 16'sı gibi inanılmaz bir orandan bahsediyor. Oysa Bakırköy Ataköy'de bir apartmanın bir dairesinde kayıtlı olan 26 kişiden söz ediyor. Tabi bu da sorgulanabilir ama amaç algı oluşturmak olunca işin çivisi çıkıyor.
Bu konuya bugünlerde CHP'liler devam ediyor. Israrla birçok ilde, ilçede bazı evlerde 20-30 kişinin kayıtlı olduğu söyleniyor. Bu da tamamen AK Partililere aitmiş gibi sunuluyor. Oysa aynı şey CHP ve HDP'lilerin güçlü olduğu yerlerde de var. Onlardan hiç söz eden yok. İşin doğrusu böyle şeyler var ama bunun seçim sonuçlarını etkileme ihtimali yok. Ayrıca seçimlere iki buçuk aydan fazla bir süre var ve itiraz edilebilir.
Şu çok net, bu tür sahte kayıtlarla ne yerel ne de genel seçim kazanılır. Belki küçük kasabalarda etkili bir yol olabilir ama büyük kentlerde esamisi bile okunmaz.
Bu gerçeği en çarpıcı biçimde 24 Haziran seçimleri sonrasında gördük. Seçim öncesi neler neler söylendi. Sonra ne oldu? Seçim gecesi CHP sonuçları bile veremedi. Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce'nin "YSK'nın önüne 50 bin avukat yığacağım" sözleri de havada kaldı. İnce o gece sadece "Adam kazandı" diyebildi çünkü gerçek bambaşkaydı.
Onu da yine en çarpıcı biçimde İnce anlattı: "Eldeki tutanaklarda yenilmişseniz, yenilmişsinizdir. Açık ara bir durum var. (...)"YSK'nın açıkladığı oranlar ve rakamlar arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Olan farklılıklar toplam sonucu değiştirecek nitelikte değildir."
Gerçek bundan daha net anlatılamaz. İnce, o konuşmasında "oy çalınmasına" da açıklık getirdi:
"Oy çalmışlar mıdır evet çalmışlardır. 10 milyon çalmışlar mıdır, hayır. (...) Arada 10 milyon fark var. Bunları görmek istedim. Kaçtığımız, tehdit edildiğimiz yok. Bunların hepsi palavradır"
Bir seçimde 5 veya 10 milyon oy farkı varsa, bu fark "oylar çalınıyor" gerekçesiyle açıklanamaz. Peki, CHP bunu neden yapıyor? Bir tek şey söylenebilir; siyasetsizlikten... Doğrusu seçmen kayıtlarındaki hataları gidermek mümkün olsa da CHP'yi siyasetsizliğe mahkum eden aklın hatalarını -en azından yakın zamanda- gidermek ne yazık ki mümkün görünmüyor.