Türkiye'ye kurulan küresel tuzakların en kirlisi MİT TIR'ları operasyonunu kimlerin yaptığı, kasete aldığı o gün de bugün de biliniyor.
Operasyonu yapan FETÖ'cü yargı ve jandarma mensuplarının çoğu da yargı önünde. Bu durumda kasetleri CHP'ye kimlerin verdiği belli...
Geriye 'kaseti CHP'den kim aldı?' sorusu kalıyor. Bu soru önemli, çünkü bu soruda son üç yılda yaşanan kirli ittifakların, ülkeye kurulan küresel kumpasların cevabı saklı.
Bu yüzden son günlerdeki "Kaseti Enis Berberoğlu'na Kılıçdaroğlu mu verdi?" tartışması es geçilmemeli.
Geçilmemeli çünkü bu ilişkiyle, son üç yılda kurulan kirli ilişkiler yumağının ucu yakalanmış durumda.
O kirli ilişkiyi en net ve bağıra bağıra ilk anlatan da bizzat o dönem CHP Milletvekili olan Birgül Ayman Güler. Güler, balina-deniz kabukluları ilişkisi üzerinden FETÖ- CHP ilişkisini şöyle anlatıyordu:
"Cemaat bir deniz kabuklusudur. Bir balinaya yapışmadan var olamaz. AKP balinasına yapıştı, AKP balinası silkelenip ondan kurtuldu. Bizim adaylarımız cemaat televizyonlarında, Fetullah Gülen de bizim televizyonlarda boy göstermeye başlamışsa ve onların ileri gelenleri CHP'ye oy vereceğim demişse bu kabuklu bize yapıştı demektir."
Güler, yapışmanın sonucunu da şöyle açıklıyor:
"Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse de 30 Mart seçimlerinde cemaatle ittifak yaptı. İllerde ve ilçelerde cemaatin çeşitli unsurlarının CHP ile yürüdüğünü hepimiz gördük." İşin siyasi boyutu böyle, bir de tehlikeli kirli ve gizli ittifak boyutu var. O ilişkiyi de bizzat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinden izleyelim. Örneğin MİT TIR'ları görüntüleri için bakın Hürriyet gazetesine verdiği özel söyleşide ne diyor:
"Suriye sınırı eski haline dönecek. MİT TIR'ları da gidip gelmeyecek. Silah taşımayacaklar.
Kamyonlardaki kasaların nasıl açıldığının, bombaların görüntüleri var.
Ben de seyrettim."
Yani Kılıçdaroğlu önce o kaseti izliyor sonra o kaset Cumhuriyet gazetesine gönderiliyor. Her şey bilgisi dahilinde.
Şimdi gelin aynı Kılıçdaroğlu'nun bir başka kaset olayı, Baykal'ın komplo kasetiyle ilgili söylediklerine bakalım. O kaseti dönemin Başbakan Erdoğan'ın izlediğine dair bir iddiayı seslendirirken şöyle diyordu:
"Ben gözlerimle gördüm. Bir değil birden fazla kaseti izlediğini gördüm. (...) Bana böyle bir kaset olduğunu söylediler, getirdiler önüme koydular ben de izledim.
Başka şeyler de var orada."
CHP Genel Başkanı ortaya önemli bir iddia atıyor ama arkası gelmiyor. Ne iddiasını kanıtlıyor, ne de kendisine yöneltilen sorulara doğru cevap veriyor.
Önce şöyle diyor: "Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi yüzlerini, kim olduklarını göremedim." Sonra, kamuoyundan tepki yükselince şunu söylüyor: "Hatırlamıyorum..." Tam bir skandal. CHP gibi kurucu ve ana muhalefet partisinin genel başkanına, yüzleri maskeli birileri kaset getiriyor ve ne, o ne de o partinin yönetim kadrosu "Kim bunlar?" diye sormuyor.
Bütün bunlar size inandırıcı mı? Bu yalanlar, bu kirli ilişki deşifre edilmeden, ne bu ülke küresel kuşatmalardan kurtulur ne demokrasi rayına oturur ne de demokrasi için canı pahasına direnen 15 Temmuz şehitlerinin ruhu rahatlar.